Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde…
Yaşımız geldiğinde her birimiz okullu olduk, tebeşir tozu yuttuk…
Günümüzün aksine daha disiplinli hatta daha da katı bir eğitime tabi tutulduk.
Öğretmenlerimize saygıda kusur etmez, küçük bir hatada korkudan kaçacak delik arardık.
Hz. Ali’nin “bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” düsturunu ilke edindik, hayat boyu kulağımıza küpe yaptık.
Peki ne değişti de her şey tersine döndü?
Bozmak için sihirli değnek mi değdi eğitim sistemine?
Hepimizin çoluğu-çocuğunu emanet ettiği okullarımız ne durumda?
Özellikle çocuklarını yatılı okullara gönderenlerin içi rahat mı?
Çocuklarımızı sık sık arayıp soruyor, takip ettiğimizi hissettiriyor muyuz ?
Geçtiğimiz günlerde yatılı okuyan bir lise öğrencisi ile kısa bir sohbetimiz oldu işyerimde. Öğrencinin gayet rahat ve yaptığından gurur duyuyormuş gibi anlattıklarını üzülerek dinledim. Anlatılanlar yenilir yutulur gibi değildi. Belki ders çıkarmamıza vesile olur düşüncesiyle köşemde yazmaya karar verdim.
Lise öğrencisinin diliyle aynen aktarıyorum.
“Lise birinci sınıfı İstanbul’da okurken, arkadaşımla bir öğretmen arasında tartışma yaşandı. Bu sırada öğretmen arkadaşıma tokat vurmaya kalkıştı. Ben arkadaşımı koruyup öğretmenin karnına bir yumruk attım sonrasında hem sınıfta kaldım hem kendine bir okul bul dediler. Şu anda okuduğum liseyi buldum. Geldiğimde üst sınıfların baskısıyla karşılaştım. Okulda devrecilik yapılıyor, alt sınıflar eziliyordu. Kendimi bazen askeriyede gibi hissediyordum. Çeşitli sıkıntılarla 2-3 yıl geçti ve şu anda üst sınıf olduk. Biz de alt sınıfları ezmek isterdik ama okula kayıt yaptıran birkaç gün içinde gidiyor. Okulu kimse beğenmiyor. Okulda eğitim çok zayıf. Sınıfımızın büyük çoğunluğu ders işlemek istemeyen öğrencilerden oluştuğu için öğretmenler doğru-düzgün ders yapamıyor. Yatılı okuduğumuz için herkes birbirine özenerek sigaraya alışıyor. Okulun tamamında sigara içmeyen öğrenci sayısı üçü geçmez. Zaten sigara içmeyen içimizde barınamaz. Yatakhanede öğretmen arkasını döner biz sigara yakarız. Okulumuzdaki öğrencilerin çoğu ailesiyle problemli. Kimi şiddet görmüş kiminin anne-babası ayrı yaşıyor. Doğal olarak psikolojisi bozuk öğrenci sayısı fazla. Bana ailemden her hafta 50tl harçlık gelir, o da sigara paramla ufak tefek kantin alışverişine denk gelir.”
Evet; öğrencinin anlattıkları kimine normal kimine anormal gelebilir. Herkes farklı yorumlayabilir. Ama bir gerçeği göz ardı etmemek gerekir. Eğitim ailede başlar, okulda devam eder, hayata atıldığımızda ise öğrendiklerimizle hareket ederiz.
Burada suçlu aranıyorsa tek başına hiç kimseyi suçlamak doğru değildir. Eğitim hayat boyu devam eder. Aileler eğitim sistemine tepkiden çok, etki etmek istiyorsa çocuklarımızın milli-manevi değerlerini bilen, vatanını-milletini seven en önemlisi ahlaklı yetişmesi için çaba sarf etmelidir.