Anasayfa » İNEBOLU
03 Mart 2018, 12:43 Editör:
O Bir Zanaatkâr
İnebolu’da ticaretin yoğun olduğu yıllarda pek çok iş kolu altın çağını yaşamış özellikle zanaat gerektiren sektörlerde çıraklıktan yetişen ustalar İnebolu çarşısını canlı tutmuş, ihtiyaç hâsıl olan her bir meslekten onlarca dükkân açılarak çeşitli zanaatlar sergilenmiş…
O zamanlar İnebolu’da 40-50 terzi dükkânı, ayakkabı imalatçısı, şapkacı, semerci, yorgancı, demirci, fırıncı esnafının çok fazla olduğu bilinmekte.
Bu mesleklerin hepsi o dönemde revaçta olduğu gibi el emeği, göz nuru dediğimiz gerçek ustanın ellerinden çıkan ürünlerin her biri alın teriyle karışıp bir şahesere dönüşmekte.
Ne yazık ki günümüzde pek çok meslek ya yok olmuş ya da kaybolmaya yüz tutmuş vaziyette…
Fakat her zorluğa rağmen yeteneğini zanaata dönüştüren becerisiyle eline ne geçse ona şekil veren ustalarımız da mevcut.
Bunlardan birisi de Fatih KÖROĞLU
Namıdeğer Fatih Spor ya da Çiçekçi Fatih…
35 yıldır tanırım kendisini, çok iyi bilirim maharetini…
80’li yıllardan itibaren kitap kırtasiye işiyle uğraşmış, spor malzemeleri ticareti yapmış özellikle bakımı zahmet gerektiren kuş çeşitleri, akvaryum balığı satışı ile ilgilenmiş akabinde çiçekçilik mesleğinde karar kılmıştır. Bunun yanı sıra özel günlerde kullanılan araçların ve mekânların süslenmesi ve çeşitli organizasyon hizmeti de vermektedir.
Yaptığı her işi hakkıyla yapmanın yanı sıra mükemmeliyetçilik özelliği ağır basmaktadır.
Fatih Köroğlu’nun çiçekçi dükkânına girdiğinizde gördükleriniz karşısında eğer sanata ve sanatçıya değer veriyorsanız gözlerinizin ışıl ışıl parıldamaması imkânsız.
El becerisi gerektiren çeşit çeşit ürünleri görmezden gelip sadece alacağınız ürüne odaklandıysanız alışveriş yapıp çıkmış olursunuz.
Zaten çiçekçi dükkânı diye girilen bir yerde fatih beyin hünerli elleriyle ahşabın dantel gibi işlenerek ortaya çıkan sanat eserleriyle karşılaşılacağını kim tahmin eder ki?
Boy boy denk kayıkları, çektirmeler, aşı boyalı İnebolu evlerinin maketleri birebir gerçeğini o kadar güzel yansıtıyor ki profesyonel ustalara taş çıkartıyor.
Sadece bunlarla bitmiyor el emeğiyle yapılanlar…
Çiçekçi dükkânı sanki bir sergi salonunu andırıyor…
Su kabağına çizilen motifler, süslemeler, ahşap üstünde uygulanan naht sanatı öyle güzel çalışışmış ki şöyle bir bakıp geçemiyorsun.
Hatta düşünmeden edemiyorsun…
Ahşabı estetikle buluşturan zanaatkâra sahip çıkılıyor mu?
Değer veriliyor mu?
Daha önce de yazmıştım, yine yazıyorum. İster dikkate alınır ister alınmaz…
Türk ocağının yanında, hükümet konağının alt tarafında ahşap İnebolu evi tarzında yapılan adına da “Sanat Sokağı” verilen dükkânların Fatih Köroğlu gibi zanaatkârlara sembolik bir ücretle tahsis edilmesi gerekmez mi?
İnebolu Belediyesi altında yer gösterilip destek verilerek el emeği göz nuru üretilen el dokuması kilim ve halıların satışı için yine o dükkânlardan biri verilemez mi?
İnebolu’dan Reçel markasıyla yapılan doğal ürünler, ak ve kızılcık tarhanası, Macit Helva, İnebolu Ekmeği gibi meşhur ürünlerimiz burada satılamaz mı?
İnebolu logolu hediyelik eşyalar, İstiklal Madalyası rölyefi, ahşap İnebolu evi ve denk kayığı maketleri yine burada satışa sunulamaz mı?
Türk ocağı ziyaretinden çıkan tüm misafirlerimizin uğrak yeri olacak bir sanat sokağı elbette İnebolu’muzun yüz akı olacaktır.
Yeter ki şu anda olduğu gibi âtıl vaziyette kalmasın, amacına uygun kullanılsın.
Okuyucu yazısı
Ben Hüseyin Gözen
23 Şubat 2018 tarihli Yeni İnebolu Gazetesi’nde sayın Bülent Yağcıoğlu kardeşimin her hafta zevkle okuduğum köşesinde bu hafta da İnebolu şivesi ve Taner Ayyıldız yazısı beni 1975 yılına getirdi. Ben İnebolu garanti bankası İnebolu şubesinde çalışırken tayin istemiştim. Ankara İskitler şube müdürümüz sayın Şakir Çelikkıran beyefendi de genel müdürlükten iki erkek eleman talep etmiş ben, İnebolu şubesinden atandım. Ali Odabaş arkadaşım da Çorum şubemizden atanmış idi. İskitler şubesi Ankara’nın aktif şubelerinden biriydi. 25 personeldik. Şube müdürümüz Şakir bey ne şanssız adamım. İki erkek eleman istedim. Biri Kastamonu’dan geldi biri çorumdan demiş. Ben Ankara’da 37 ve 19 plaka otomobil kullandım. Hata yaptığınız zaman hemen Kastamonulu veya Çorumlu diye bağırırlar bir gün şube müdürüm Şakir bey ile birlikte otomobiliyle Kavaklıdere’ye çıkarken Hüseyin ben senden özür dileyeceğim dediğinde müdür bey o ne demek dediğimde ben iki erkek eleman istedim sen Kastamonu’dan geldin ali bey çorumdan geldi. Sen hiç Kastamonulu gibi değilsin demişti bana. Ben de müdürüm ben Kastamonulu değilim. Ben İneboluluyum demiştim. Askerlikte de Hüseyin Gözen İnebolu emret komutanım dediğimde İnebolu vilayet mi demişlerdi.
Saygılarımla.
| Bu haber 8008 defa okunmuştur.