COVİD-19 ile mücadelemizi sürdürürken yaşanan yeni gelişmeler ve pik noktasını gördükten sonra salgın grafiğinin aşağı yönlü seyrinin devam ettiği gözlemlenirken herkesin aklında ise tek bir soru: Ne zaman her şey eskisi gibi olacak?
Doğrusunu söylemek gerekirse eskisi gibi olmayacağını kabul etmek gerekiyor. Bu nedenledir ki yeni bir tabir gereksinimini karşılamak amacıyla ‘yeni normal’ hitabını sık sık duyuyoruz. Söylemek istenilen ifadeyi galiba “Biz tedbirlerimizi Wuhan’da ilk vaka gerçekleşmeden önceki hayata geçmek için gevşeteceğiz ama bu ne o zamanki gibi rahat ne de şimdiki gibi sıkı olacak.” şeklinde açıklamak doğru olur. Bu çerçevede de ilk adımlar atılmaya başlandı.
İlk olarak bazı illere giriş-çıkış yasağı son bulurken; 65 yaş üstü ve 20 yaş altı vatandaşa haftanın bir gününde belirli bir zaman diliminde sokağa çıkmak için izinler verildi.İki aydır evlerinde bunalmış olacaklar ki bu izinden gayet mutlu oldukları da görüldü.Berberlerin açılmasıyla da saçlarını asker tıraşı yapmayanlar hariç herkes randevu sistemiyle tıraş olmayı nihayetinde başardı.Tabi ki yeni normal kurallarına uyacak şekilde yani sosyal mesafe ve maske takma kurallarına uygun olarak.
Diğer yandan merakla beklenen konulardan olan üniversiteler ve liglerin açılması konusu. Üniversitelere, başlangıçta sınavları için kendi karar vermesi söylenmişti daha sonra ise YÖK’ten gelen açıklamada bütün üniversiteler sınavlarını online yapacak şeklinde olmuştu. Liglerin başlaması için ise voleybol,basketbol ve hentbol federasyonları liglerin oynanmayacağını beyan ederken;TFF ise kurallara uyarak liglerin devam edeceğini ve Süper Lig’in 12 Haziran,TFF 1.Lig’in 19 Haziran, arasında Kastamonuspor’un da bulunduğu 2.Liglerin ise 18 Temmuz’da başlayacağını bildirdi
Bakan Fahrettin Koca’nın salgında ikinci dönemdeyiz açıklamasının ardından bizleri yeni ne gibi kurallar ne gevşemeler beklediğini merak ederken bu yeni dönem Sağlık Bakanlığı’nın ‘Kontrollü Sosyal Hayat’ olarak nitelendirdiği bir dönem olarak ilerlemeye devam ediyor.
Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan ‘COVİD-19 Normalleşme Planı’ yavaş yavaş netlik kazanırken henüz resmiyete kavuşmadı. Bu planın içinde; genel kısıtlamaların kaldırılması, çalışma hayatındaki yeni önlemler,sağlık hizmetlerinin yeni düzeni, eğitim planı, camilerin açılması ve hac organizasyonu, adalet hizmetleri, ticaret, turizm ve spor takvimi gibi yeni gevşemelerin hangi takvime göre gerçekleştirileceğini belirler nitelikte olacak.
Haziran ayında camilerin açılması, belirli yaş gruplarına sokağa çıkma yasağının son bulması, illere giriş-çıkış yasağının da kaldırılması da çeşitli yetkililer tarafından dile getiriliyor.Yeni normalden bahsetmiştik, camilerin açılmasıyla imamlarımız “Safları sıklaştıralım” cümlesini içtenlikle söyleyebilecek mi? Sokağa çıkma yasağının kaldırılmasıyla 65 yaş üstü amcalarımız banklarda yan yana oturabilecek mi ? Galiba bu sorular bizlerin yeni normale kontrollü sosyal hayat kurallarına uyararak alışmamız gerektiğini gösteriyor.Fakat aciz olan insanoğlu her şeye alıştığı gibi bunlara da alışması gerekir. Çok değil daha iki ay önce sokakta maske takan birini gözlerle süzerek, parmakla işaret ederek gösteriyorduk. Şimdi ise maske takmayan yadırganıyor.
Tüm bu gevşemeler sonucu bir takım manzaralar ise bizi korkutmuyor değil.Alınan yeni normale dönüş kararları sonucu tedbirlere riayet edilmesi gerektiğinin altı önemle çizilirken pazarlarda, alışveriş merkezlerinde oluşan kalabalık ve uzun kuyruk ikinci bir dalga gelir mi endişesini hepimize hissettirdi. Siyasette klasik bir laf vardır “İtibar, otuz senede kazanılır bir gecede kaybedilir” diye. Bu söze ithafen iki aydır yaptığımız mücadeleyi, çektiğimiz sıkıntıları bundan sonraki bir davranışımızla yani alışveriş merkezlerinin önünde gereksiz yere uzun kuyruklar oluşturarak, evin önüne çıkıyorum maske takmama gerek yok diyerek kaybetmeyelim lütfen.
Enfekte olanların %70’i iyileşmiş durumda iken Sağlık Bakanı’nın “güzel günler göreceğiz, güneşli günler” dediği haberlerini alırken rehavete kapılmamak önemlidir. Meydana gelebilecek ikinci bir dalga bu meşakkatli sürecin uzamasına yol açar. Bir de bu süreçten sonra doğacak ekonomik ve siyasi süreç de vardır. Oluşmuş olan zararları ve yeni kalkınmanın planlanacağı bu sürece ne kadar hızlı varırsak milli hedeflerimizi de o kadar iyi gerçekleştirebiliriz.