Bundan yaklaşık üç ay önce herhangi bir genç, genelde büyüklerimizin her Ramazan’da söylediği gibi “eskiden böyleydi”, “biz bayramda şöyle yapardık”, “nerede o eski Ramazanlar” gibi cümleleri dile getirseydi hayretle karşılanırdı.
İki gün sonra idrak edeceğimiz Ramazan Bayramı için 7’den 70’e herkeste bir özlem, bir burukluk yok değil. Memleketlere bayram ziyareti için gidebilen yok. Bayramlaşma törenleri yok. Köylerde düzenlenen geleneksel ikram günleri yok. Ahmet amcaların, Ayşe teyzelerin ellerini öpmeye gitmek yok…
Gâvur memleketinden çıkan virüs belki de en çok bu Müslüman topraklarını etkilemiştir. Maddi anlamda pek fazla bir şey kaybetmemiş olsak bile manevi bakımdan değerlerimizi, kültürlerimizi bir köşeye bırakmamız gerektiğini bildiğimiz için olmalı bu kadar duygu yüklü davranışlarımız. Nasıl çarşıda gördüğümüz bir tanıdığımızla el sıkışmayacağız ki. Veya vedalaşırken kafamızı tokuşturmadan ayrılacağız?
Arife gününden başlayıp bayramın son gününde bitecek olan bir sokağa çıkma yasağı bizleri bekliyor.Gerekçesi ise herkesin bildiği üzere Korona salgını. Yetkililer haklı olarak bundan sonraki bayramları yaşayabilmek için bu bayramı içimizde yaşayalım çağrısında bulunup, bir takım önlemler alındı. Daha önce 30 büyükşehir ve Zonguldak için uygulanan sokağa çıkma yasağı uygulaması bu sefer 81 il için uygulanacak. Kontrollü Sosyal Hayat’a geçerken bu son viraj gibi gözüküyor. Çünkü bayramlarda git-gelin çok olabileceği aşikarken ikinci bir dalgayı yaşamayı kimse istemez. Bizlere de bu kurallara uyup, kaçak yollardan bayram ziyareti gibi tutumlar sergilemememiz gerekiyor.
(Bayramda bile bizleri ayıran bu güç üzerine de düşünmek için fırsat doğdu.Öne geçirebilecekte geride bırakabilecekte bir güç. Verdiğini kimsenin engelleyemeyeceği, engellediğini kimsenin veremeyeceği bir güç. Çokta anlaşılmaz olmamalı)
Çok karamsar gibi görünse de yeni normal dediğimiz süreç bayramdan sonra işlemeye devam edecek.29 Mayıs günü camiler ibadete açılacak. Herhangi bir kronik rahatsızlığı bulunmayan 65 yaş üstü vatandaşa en az 1 ay durmak şartıyla memleketlerine gidişine izin verilecek. Okullarda dönem kapandı yeni dönem Eylül ayında başlayacak ve bunun gibi birçok normalleşme adımı bayramdan sonra gerçekleşecek. Yani biz Türkiye halkı için iki bayram arası düğün olacak.
Fahrettin Koca’nın açıklamalarına yer verecek olursak şöyle diyor: “Beklediğimiz yaşama hürriyetini, tedbirler getirecek. Bayramda tedbirlere uyarsak, sonrasında daha özgür olacağız. Bayramda evde kalmalıyız. Bayram günleri virüsün yeniden yayılma günleri olmamalı. BAYRAMI ESKİSİ GİBİ KUTLARSAK, hastalığın tırmanışa geçtiği günlere dönebiliriz.”
Baharı göremedik ama yazı yaşayacağız. Turkuvaz fon üzerinde görmeye alıştığımız o sayılar da düşmeye devam ediyor. Günlük enfekte olan kişi sayısı 1000’in altına düşerken, günlük hayatını kaybeden sayısı 30’un altına düşmüş durumda. Ramazan Bayramı için “Nerede o eski Ramazanlar?” diyoruz ama bu bayramda ne kadar çok dişimizi sıkıp sabredersek Kurban Bayramı’ için kurbanlıkları o kadar erken ayırtmaya başlayabiliriz.
Üzülme!
Çünkü yaradan umudu en çaresiz anlarda yollar.
Unutma!
Yağmurun en şiddetlisi en kara bulutlardan çıkar.
(Mevlana)