Hayat, iki kelime arasında gidip gelen bir yolculuk: keşke ve iyi ki.
Biri geçmişi kanatır, diğeri geleceğe umut olur.
Biri pişmanlıkla doludur, diğeri şükürle.
Aslında hangisini çoğalttığımız, nasıl bir hayat yaşadığımızın en açık göstergesidir.
Hepimiz zaman zaman “keşke” deriz.
Keşke söylemeseydim, keşke gitmeseydim, keşke biraz daha sabretseydim…
Bu “keşkeler”, gönlümüzdeki izleri büyütür; uykulara sığmayan düşünceler olur.
Oysa yaşam, geri sarılmayan bir film gibidir.
Bir sahneyi beğenmedin diye filmi başa alamazsın.
Ama her yeni sahnede daha güzel bir kare yakalamak senin elindedir.
“İyi ki” diyebilen bir insanın yüzünde huzur vardır.
İyi ki çalıştım, iyi ki sevdim, iyi ki vazgeçmedim…
Bunlar, insanın yüreğini genişleten, geçmişle barışık yaşamasını sağlayan kelimelerdir.
Bir “iyi ki”nin değeri, yüzlerce “keşke”yi susturur bazen.
Çünkü iyi ki’ler cesaretten, samimiyetten ve doğru tercihlerden doğar.
Hayat, hiçbir zaman mükemmel olmayacak.
Ama biz mükemmel bir kalp taşıyabiliriz.
Yanlış yapsak da, pişman olsak da, kendimizi toparlayıp “bir daha aynı hatayı yapmayacağım” diyebiliriz.
Zira önemli olan hata yapmak değil, hatayı tekrar etmekte ısrarcı olmaktır.
Bugün bir dur ve düşün:
Hayatında seni gülümseten kaç “iyi ki” var?
Ve hâlâ içinde yara bırakan kaç “keşke”?
Belki de bundan sonra yapman gereken tek şey, keşkelerin sayısını azaltmak, iyi kilerin sayısını artırmak.
Unutma;
“Keşkelerin gölgesinde yaşamak, güneşi görmemek demektir.”
Oysa hayat, görebilenler için hâlâ ışıl ışıl.