Anasayfa » İNEBOLU
22 Kasım 2025, 19:46 Editör:
ÖĞRETMEN; ÖĞRENCİSİNİN GÖNLÜNE GİRMEDEN KAFASINA GİREMEZ
Hepimiz öğrenci olduk, yeteneklerimiz, gayretimiz ve gayelerimiz doğrultusunda ve imkânların elverdiği ölçüde eğitim görerek yolumuzu çizdik, kimimiz meslek öğrendik, kimimiz ise öğrendiklerimizin zıttı sektörlerde ekmek parası kazanmaya çalışıyoruz...
Herkesin geldiği konum bir çabanın karşılığı, bir hikâyenin sonucu, tecrübenin yaşama doğrudan yansımasıdır.
Bugünün konusuna katkı veren bir sınıf öğretmeninin yaşadığı gerçek hikâye ise öğrenciye yaklaşımın ne derece önemli olduğunun göstergesidir...
12 yıllık sınıf öğretmeni iken tayini başka şehirdeki bir ilkokula çıkan ve kendisine öğrencilerini eğitmesi için uygun görülen sınıfta, askerlik çağına gelmiş, 20 yaşında ve inanılmaz sorunlu öğrenci Hasan'la başlayan imtihanın hikâyesidir yaşananlar...
Hasan'ı susturmak, durdurmak ve arkadaşlarıyla uyum sağlamasını başarmak için öğretmenimizin bilgisi ve donanımı neredeyse kâfi değildir!
Sorunsuz ve sıkıntısız bir ders, teneffüs ve gün geçmemektedir, öğretmenimizin tek derdi Hasan olmuştur artık...
Okula gelirken önünden geçtiği evlerin camlarını kıran, araçların lastiklerini zevk için yaran, durup dururken arkadaşlarına sataşıp kavga çıkaran ve akla gelmeyecek pek çok sıkıntının altında parmağı olan Hasan bu sefer farklı bir öğretmenin insancıl yaklaşımıyla belki de hizaya gelecektir...!
Evet; öğretmenin pes etmeye hiç niyeti yoktur, Hasan'ın çobanlık yapan babası ile görüşülür, anne vefat etmiştir, evde ilgisiz bir üvey anne vardır ve baba hergün Hasan'ı döverek çözüm bulduğunu söyleyerek yaşam alanının içler acısı durumunu gözler önüne serer.
Öğretmen, Hasan'ın sevgi ve ilgiden mahrum oluşunun davranış bozukluğuna sebebiyet verdiğini, okulda sürekli kavga çıkaran, her şeyi şiddetle halledeceğini zanneden bir eğilimin nasıl çözüme kavuşturulması gerektiği ile ilgili yardım almak zorunda olduğunu düşünür ve bir gönül büyüğünden destek talebinde bulunur...
Gelen tavsiye "Peygamber metodunun" uygulanmasıdır.
"Bir insanın kafasına girebilmek için önce gönlüne girmenin gerekliliğidir" metod...
Okul yıllarımızdan hepimiz çok iyi biliriz ki; en iyi anladığımız, en çok sevdiğimiz dersler, en sevdiğimiz öğretmenlerin dersleri değilmiydi?
Hiç başarılı olamadığımız ve hiç sevmediğimiz dersler de tabii ki sevmediğimiz öğretmenlerin dersleriydi...
Demek ki öğretmen önce kendini sevdirmeli, öğrencilerinin gönlüne girmeliydi...
Sonrası zaten çorap söküğü gibi gelir, öğretmen ile öğrenci ilişkisi başarıyı getirir, ömür boyu devam eden bir bağ kurulmuş olur...
Evet bu tüyoyu alan öğretmenimiz Hasan'la yakınlaşmak için bir damar bulur. Amaç "dışlamak değil Hasan'ı kazanmaktır". Bahane ederek bir kaç defa para verir ve alışverişe gönderir. Önce gitmek istemese de öğretmenin ısrarı ile görevi başarır ve ara sıra harçlık verir öğretmen. Hiç harçlık nedir bilmeyen Hasan mutluluktan uçuyordur. Artık yakınlık oluşmuş, sıcaklık sağlanmış, Hasan ciddi ölçüde normale dönmüştür. İki ay kadar sonra Hasan öğretmenini çok sevdiğini ve nedenini söyler. Öğretmenim sen bana hiç "deli Hasan" demedin, hep "evladım" diye hitap ettin der.
Evet; bir insanın önüne geçemediği hasreti vardır...
Sevildiğini bilmek, önemsendiğine inanmak, adam yerine konulduğunu görmek.
DÜNYANIN CENNETİ SEVİLDİĞİNİZ YERDİR.
Çocuklarınız, öğrencileriniz, dostlarınız ne kadar hata yaparsa yapsın onları eleştirmeyin.
Ne olur onları ötelemeyin, onları dışlamayın, onları kucaklayın.
Unutmayın insan sevildiği yere gider.
Yoksa onları kaybedersiniz.
Şimdi Hasan nerede biliyor musunuz?
Hasan Türkçe Öğretmeni..
Hasan'ın babası üç yıl önce rahmetli oldu. Üvey annesi ise felçli ve Hasan bakımını üstlenmiş yanında kalıyor, üvey annesinin duasını alıyor.
ALLAH RAZI OLSUN
Öğrencisini topluma kazandıran ve pes etmeyen öğretmenlerden.
ALLAH RAZI OLSUN
Yaşlısına ve bakıma muhtaç büyüğüne bakanlardan.
| Bu haber 60 defa okunmuştur.