Geçen haftaki yazımızda “Sel İnebolu’yu teyet geçti” dedik. Olağanüstü bir afetle burun buruna kaldığımız 11 Ağustos 2021 Çarşamba günü İnebolu’ya yaşananları kısaca anlatmaya çalıştık.
Fakat herhangi bir değerlendirmede bulunmayıp, dualarla, iyi dilek ve temennilerle yazımızı noktaladık.
İki haftayı geçkin süredir, ulusal kanalların Bozkurt ve Ayancık’tan yaptığı canlı yayınlarla sel felaketinin nasıl yaşandığı, nerelere zarar verdiği ve Türkiye çapında büyük üzüntüye yol açan can kayıplarının nasıl olduğu ile ilgili bilgi sahibi olduk.
Yolda, sokakta, kahvede; berberde, müsait her ortamda sadece sel felaketini konuştuk, kimi zaman uzman olduk, kimi zaman ise uzmanlık gerektirmeyen yorumlarda bulunduk.
Meselâ yıllardır hep bir ağızdan “İnebolu çayının üzerini kapatalım” diyenlerin bu fikirlerinin çürüdüğünü gördük.
İnebolu Çayı’nın denize döküldüğü yerde, dere üzerine birkaç yıl önce inşa edilen iki köprünün eskisine göre yüksek yapılmasının doğru olduğunu yaşayarak tecrübe edindik.
Fakat; Zafer Yolu ile deniz arasına çekilen yüksek duvarın, çarşı merkezine taşması olası sel suyuna set oluşturacağı kanaatinin hakim olduğunu, hatta bu hatalı projenin bir an önce düzeltilmesi gerektiğini dillendirenleri duyduk.
Bozkurt ve Ayancık derelerinde akan suyla beraber gelen yüzlerce tomruğun köprü ayaklarına takılarak köprülerin yıkılmasına sebebiyet verdiğini ve bu sebeple sel suyunun yol değiştirerek yerleşim alanlarında büyük yıkıma ve can kayıplarına yol açmasından ders çıkarılması gerektiğini konuşanlara şahit olduk.
Yine dere yataklarına sürekli ya da geçici olarak orman deposu konuşlandırılmaması ve dere kenarlarına imar izni verilmemesi gerektiği konusunda ortak kanaat oluştuğunu gördük.
İvedilikle İnebolu’da, İkiçay Köprüsü, Musa Köprüsü ve Köprübaşı mevkiindeki köprülerin yükseltilmesi ve ayaklarının güçlendirilmesi hatta kemer köprü modeline geçilmesi, Otogar karşısı ile Pazaryeri karşısındaki demir köprülerin ise teknik ekipler tarafından gözden geçirilmesinin şart olduğunu anladık.
Artık iklim değişikliğinin konuşulduğu ve bu tarz felaketlerin daha sıklıkla yaşanabileceği göz önünde bulundurularak İnebolu için acil eylem planı oluşturulmalıdır.
11 Ağustos Çarşamba günü yaşananların unutulmaması ve her yağışın bu tarz felaketlere yol açabileceği akıllardan çıkarılmamalıdır.