Nazım Hikmet henüz 18 yaşında olmasına rağmen yazdığı şiirlerle Anadolu’da devam eden Milli Mücadele’nin sesi olmayı başarmıştı.
Şair artık Anadolu’ya geçmeye hazırdı. Vala Nureddin (Va-Nu) “Bu Dünyadan Nazım Geçti”de kaçışlarının şair ağabeyler tarafından tertiplendiğini yazar.
Milli Mücadele’yi destekleyen polisler sayesinde sahte isimler ve mesleklerle geçiş tezkeresi edinirler. Yol paralarını Sirkeci’de dişçilik yapan Şevki adlı hiç tanımadıkları biri vermiştir.
Anadolu yolcuları dört kişidir, çocukluk arkadaşı olan Nazım Hikmet ve Vala Nureddin’den başka iki şair daha vardır: Yusuf Ziya (Ortaç) ve Faruk Nafiz (Çamlıbel).
Nazım Hikmet ve yanındakiler Milli Mücadeleye katılmak üzere İstanbul'dan Yeni Dünya vapuruyla 3 Ocak 1921 günü İnebolu’ya gelirler ve İnebolu'da yaklaşık iki hafta kalırlar. İnebolu'da, hep beraber Ankara'dan gelecek haberi beklerler. Ankara Hükümeti izin vermezse Milli Mücadele'ye katılamayacaklardır.
Burada kaldıkları sürede, Nazım Hikmet İnebolulu gençlerle buluşur ve sohbetlere katılır. Bu sohbetler sırasında, Almanya'dan gelen Spartaküslerle tanışır. Onlarla yaptığı sabahlara kadar süren uzun sohbetler sonrası Nazım, Spartaküslerin sosyalist görüşlerinden etkilenir ve ölünceye dek süren siyasi fikirlerine kavuşur. Spartaküsler arasındaki Sadık Ahi (Mehmet Eti) adlı sosyalist, Nazım ve arkadaşının dünyasında hesapta olmayan bir gedik açmıştır.
Faruk Nafiz Çamlıbel ve Yusuf Ziya Ortaç, sakıncalı bulunup İstanbul'a geri gönderilirken, 28 Ocak 1921'de Ankara'ya gitmesi için Nazım ve Va-Nu'ya izin çıkar ve Va-Nu ile Nazım Hikmet, İnebolu-Kastamonu-Çankırı üzerinden Ankara'ya varmak için yaya olarak yola çıkarlar. Molalar dahil 13-14 gün sonra Ankara'ya varırlar.
Vala Nureddin kitabında İnebolu’da arkanız denize dönük kara tarafına bakınca sağda bir tepe olduğunu (Abaş Tepe) ve bu tepede bir “yatır” yani evliya türbesi (Abaş Baba Türbesi) olduğunu anlatır. Yatırın yanında oturup Nazım Hikmet ile ortak “İnebolu” şiirini yazarlar. Baş tarafını kendisinin, ortasını beraber, sonunu ise Nazım Hikmet’in yazdığı bu şiiri kitabında yayımlamıştır Vala Nureddin, fakat aynı tepede yazdıkları diğer ortak şiirlerinden bahsetmemiştir.
19 Mayıs 1921 tarihli Tercüman-ı Hakikat gazetesinde Nazım Hikmet-Vala Nureddin ortak imzalı “Abaş Baba Türbesi” başlıklı şiir yayımlandı. Eskişehir İstiklal Gazetesinden “İnebolu Hatıralarından” üst başlığıyla iktibas edilen bu şiir yeni harflerle ilk kez yayımlandı:
ABAŞ BABA TÜRBESİ
Derdimizi duyunca onu salık verdiler;
Bize onun yerini köylüler gösterdiler…
Gösterip dediler ki ufuklarda coşunca fırtınaların kalbi,
Annesinin boynuna sarılan çocuk gibi,
Yolcusu gelmeyenler koynuna sokulurmuş.
Abaş Baba her derde bir teselli bulurmuş…
Karanlık sularında boğulurken yolcular,
Günahkar Karadeniz onun yerini arar.
Eteğini sürürmüş inleyerek yüzünü,
Ziyaretine gittik onun bu Cuma günü.
Öyle azametli ki Abaş Baba Türbesi,
Üstünde bir çatı yok, gökler onun kubbesi.
Mehtap onun kandili, yıldızlar onun mumu.
Bu tepede bu mezar cennete bir kapı mı?
Derdimize teselli buluruz diye belki
Dikenli dallarına biz de iplik bağladık
Biz de köylüler gibi huzurunda ağladık.
(Nazım Hikmet-Vala Nurettin)
Kaynak: Atlas dergisi