Geçen hafta ulusal bir televizyon kanalının reklam aralığında Türkiye’den bir sivil toplum kuruluşunun Afrika’nın çöllerinde kirli su içen yöre halkının saydam suya kavuşma anındaki sevinç ve mutluluklarını gıptayla izledim.
Hayalen çocukluk ve gençlik yıllarıma gittim: Okula giderken, gezerken, oynarken yol güzergahımızdaki çeşme ve şadırvanlardan akan suyu içerek ahalinin köylünün kentlinin susuzluğunu giderdiğini, hayvanların, kuşların, böceklerin kana kana içtiğini hatırladım.
Hemen hemen her mahalle ve köşe başında çeşmeler mevcuttur. O zamanlar şimdiki gibi marketlerde su parayla satılmaz, çevre kirliliği olmazdı.
Zaman içerisinde yaşam tarzlarının değişmesi evlerin modernleşmesi, teknolojinin gelişmesi, temiz su kaynaklarının azalması, çevre kirliliği, hazır su sektörünün gelişmesi, reklam desteği, insanların hazır suya yönelmesi ata yadigarı çeşmelerimizi rağbetten düşürdü. Atalarımızın yıllardır içtiği sular beğenilmez oldu. Çeşmelerimiz bakımsızlıktan kurudu. Hazır sular sektör oldu iş ticarete dönüştü aile bütçesine külfet oldu.
Herkesin doğduğu ve büyüdüğü yer güzeldir. İlçemiz Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden medeniyet şehridir. Cennet gibi bir doğaya sahibiz etrafında dağlar, bitki örtüsü, denizi, tarihi, kültürel zenginlikler açısından rekabet edecek ilçe yok gibidir.
Maalesef bu kaybolan tarihi yitik medeniyetimizden bir tanesi çeşmelerimizdir.
İşim gereği bazen yurt içi ve yurt dışı seyahatlerimiz olunuyor. Gittiğimiz tarihi ve turistik yerlerde Anadolu’daki medeniyetini anlatıyorlar. Atalarımız yurdumuzu imar ve inşa etmişler insanlığın hizmetine sunmuşlar.
İnebolu’muzda sanat eseri çeşmelerimiz var üzerlerinde taşa kazınmış Osmanlıca yazan kitabeleri var. Atalarımız sanatlarını ve eserlerini taşa yansıtmışlar. Şahsen ben bunların anlamlarını merak etmişimdir. Acaba hangi vakfın veya hayır seven sahibinin eseri diye düşünmüşümdür. Keşke okuyabilsek, başkalarına da anlatabilseydik. Bizler bu bilgilerden mahrumuz, kim bilir bekli de atalarımız bir akrabamız da çıkabilir.
Bizler devletini vatanını milletini seven, çevresinin güzelleşmesine yöresinin kalkınmasına gönül veren insanlarız. Geçen sene Bozkurt ilçemizdeki doğal afette yardımlaşma ve dayanışmanın devlet millet kaynaşmasını gördük gurur duyduk. Bu milletin genlerinde hayırsever alicenaplık var.
Susuz hayat olmaz. Dünyanın en doğal içeceği sudur. Biz de ailecek içme suyumuzu civar mahalle ve köylerimizdeki kaynak sularımızdan karşılıyoruz. Vasıtası olanları çeşme başlarında görüyorum. İmkanı olmayan yaşlı sakat ve çocuklarımızda var. Ecdadımızın ve hayırseverlerin yıllar önce bizim için yaptığı o tarihi çeşmelerden o doğal kaynak sularını akıtıp tarihi ve medeniyetini nostaljik bir konsept olarak sahip çıkıp yaşatabilir miyiz diye hayal ediyorum.
Bunun için ilçemizin huzurlu ve mutlu geleceğe taşımada rol alan yöneticilerimize bilimcilerimize, sanatçılarımıza, sanatkarlarımıza, mühendislerimize, vakıflarımıza, siyasetçilerimize sivil toplum örgütlerimize hayır sever vatandaşlarımıza iş düşüyor.
İnşallah bu hayalim bir gün gerçek olur, tarih ortaya çıkar, sular akar, sebep olanlar hayırla yad edilir ruhları şad olur diye düşünüyorum. Selam ve dua ile sağlıcakla kalın.