Geçen hafta Yeni İnebolu Gazetesinin köşe yazılarında Bülent Yağcıoğlu arkadaşım ve Mustafa Fakazlı ağabeyimizin kaleme aldıkları HACI HALİT KÖPRÜSÜ başlıklı
yazılarını gıptayla ilgiyle ve sevinçle okudum.
Düşünmeye başladım. İslami olarak numune i imtisal ve üsve i hasene (örnek alınacak hayırsever rehber kişiler) İslam muhteviyatlı okuduğum kitaplardaki Kuran bilgileri hatırıma geldi.
Dünyaya geldiğimizden beri günlerimiz ahirete göçmekle geçiyor. Ömür sermayemiz her geçen gün tükeniyor. Bir gün gelecek bu alemden biz de gideceğiz. İmtihan dünyasında ölüm insanoğlunun kaçınılmaz sonu. Bizler ölümü yeni bir hayatın başlangıcı olarak kabul ediyoruz.
Bizler inançlı insanlarız. Vatanımızı sevmemiz de imanımızdandır. Bizler bu sevgimizi sadece sözlerimizden değil bizzat yaptıklarımızdan cemiyet içindeki toplumsal hizmetlere katkılarımızdan, milli ülkü ve ideallerimizi sahiplenmemizden, sivil toplum örgütlerini desteklerimizden fakir fukaraya yardımlarımızdan, haklı ve haksızlığın karşısında dik duruşumuzdan ve hakkı savunmamızdan, dünyada bıraktığımız eserlerden alabiliriz.
Bizlerin bu fedakarlığı vatan millet sevgisinden diğer bir yönü de İslam’ın teşvikinden kaynaklanmaktadır. İnancımıza göre biriktirdiğimiz mal dünyada , ama umumi insanlığın ve insanların hizmetine sunduğumuz hayırlar (yol köprü okul medrese Çeşme şadırvan kervansaray hela vb.) ise ahirete bizimle birlikte gitmektedir. Akıllı insan ise servet ve iyiliklerini imkanları ölçüsünde ahirete taşıyandır. Bizim esas sermayemiz ve servetimiz de odur.
Vatanını, milletini, yöresini seven, bölgesinin kalkınmasına, refah seviyesinin yükselmesine, çevresinin güzelleşmesine eğitime, sanata sanatçıya güzel sanatlara, ilme bilime teknolojiye kaliteli bilgili donanımlı karakterli şahsiyetli insanların yetişmesine katkı sağlayan vakıf ve derneklerle bölgemizin kalkınmasını düşünen imar ve inşasına katkı sağlayan fikir proje üreten doğru dürüst sözüne güvenilen hayırsever insanlar olmalıyız.
Bu hayır işlerini yapan insanlar hayattayken kendilerini gizlemeyi düstur edinen hasenatlarının ifşa olmasını istemeyen sağ elin verdiğini sol elin bilmesini istemeyen, yaptıkları hayır hasenatın enaniyet, gurur kibir ve gösterişten uzak duran mütevazi hayat yaşayan insanlardır.
Mükafatlarını sadece Allah’tan C.C ahirette nevşü neva bulmasını niyaz ederler.
İşte yukarıda bahsetmeye çalıştığım Hacı Halit Taşlıgil büyüğümüz benim gözümde bu minval ideal, düşüncede sadece kendisi için değil yaşantı ve icraatlarıyla toplum için yaşayan bildiklerini tatbik eden bölgemizin ender merhum hayırsever şahsiyetlerinden birisiydi.
Mevlam bu tip hayırsever insanların sayısını artırsın.
İlçemizin bu şahsiyetteki güzel insanlarının ahirete intikalinden sonra bile hatırlanmış olması ve bunun yazıyla insanlara aktarılması ve anlatılması o insanın bunu hak eden bir hayat yaşadığının, yazanlarının bu insanlardan çok güzel örnekler alıp etkilendiğini etkilenmenin kalıcı müspet izler bıraktığını, ölümünden sonra vefayla(yapılan iyiliklerini unutmamak) yazarak anlatmalarından belli olmaktadır. Mevlam günahlarını af, mekanını cennet makamını ali eylesin.
Merhum Hacı HAlİT TAŞLIGİL’in ilçemize kazandırdığı hizmetlerden dolayı yeni yapılan köprüye isminin verilmesini hayırlara teşvik, rahmete vesile olacağını düşünüyor isminin yetkililerden verilmesi hususunu temenni ediyorum.
BÜLENT YAĞCIOĞLU ve MUSTAFA FAKAZLI’nın geçen haftaki yazılarına aynen ben de katılıyor, önemsiyor, destekliyor, ümit ediyorum.
Altının kıymetini sarraf bilir diyorum.
Selam ve dua ile sağlıcakla kalın.