Tarih 6 Şubat 2023 Türkiye Cumhuriyet tarihinin en büyük depremlerinden birisi Kahramanmaraş, Hatay ve Gaziantep‘te meydana geldi. On ilde yüz binlerce kişi deprem altında kaldı, on binlerce kişi hayatını kaybetti, yaralı kaldı ve binlercesi kurtarıldı, kurtarılmayı bekliyor.
Ülkemiz maalesef fay hatlarının üzerinde ve tarihimiz depremlerle dolu. Bunun sonucu deprem sonrası gösterilen dayanışma da dillere destan büyük bir çabadır.
Yurdumuzun her yanından yaşanan felaketin acısına ortak olabilmek için herkes bütün imkanlarını seferber ediyor. Ayrıca sadece Türkiye’nin her yerinden değil, dünyanın dört bir yanından gelen yardım malzemeleri ve ekipler var.
Yakın dönemde kendi bölgemizde birtakım afetlerle mücadele ettik. Kendi yaralarımızı henüz sarabiliyorken günümüz afetzedelerini en iyi biz anlayabiliriz sanırım. İlçemizde gerçekleşen yardım organizasyonları da bunu kanıtlar nitelikte.
Bu afet bize göstermiştir ki günlük işlerimizde, yaşadığımız coğrafyayı unutarak sorumsuzca iş görmek bizi bugünlere getirdi. Deprem herkes için aynıyken kimi binalar yıkılırken kimileri ayakta kalmayı başardı. Görüyoruz ki bizim gibi deprem kuşağında bulunan bazı ülkeler aldıkları tedbirler sayesinde daha az kayıpla bu felaketleri atlatabiliyorlar. Bu hususta hassas olan devletleri örnek almanız aşikardır. İnsanları ve onların hayatlarını yalnızca müteahhitlerin vicdanlarına terk etmemek, her aşamayı dikkatle incelemek devletimizin vazifelerinden biridir.
Bu sonsuz güzellikleri içeren cennet vatanımız aynı zamanda birtakım tehlikeler de ihtiva ediyor. Bize düşen bu tehditleri anlamak, çözüm üretmek ve kaçınılamıyorsa en kötü senaryoya göre hazır ve nazır bulunmaktır.
Bu konuda toplumun bilinçlenmesi ve hazır olması için sivil toplum kuruluşlarına büyük görev düşüyor. Toplumun afet daha gerçekleşmeden eğitilmiş, kurumların bu hususta hazırlıklarını tamamlamış olması gerekmektedir. Bu hazırlık ve bilinç, yalnızca kişinin kendisi için değil toplumun genel faydası içindir. Bilinçli ve hazırlıklı her birey yaşadığı bölge dışında gerçekleşen afetler için de bir gönüllü demektir.
Yaşanan bu elim hadisede görüyoruz ki toplumumuzun her kesiminden iyi niyetli ve samimi yardım girişimleri gerçekleşti. Bizim vazifemiz bu vefakar toplumun afetzedelerin yaralarını sarma çabalarında daha başarılı olabilmesi için şimdikinden daha iyi organize olmaktır.
Bu noktadan sonra mühim olan iki konu bulunmaktadır. İlki depremzedeleri en hızlı şekilde rehabilite etmekken ikincisi yaşananlardan ders alarak kanunlarımızı düzeltmek ve bu doğrultuda imarı gerçekleştirmektir.
Ne kadar üzülsek de bu afeti yaşamayanlar olarak bir süre sonra günlük yaşantımıza döneceğiz. Unutulmamalıdır ki depremzedelerin geri dönecekleri bir evi ya da ailesi olmayabilir. Kimileri için hayatına devam etmek mümkün olmayacaktır. Devletin ve sivil toplum örgütlerinin yaşanılanları unutmayıp uzun süreli planlar kurması ve hayata geçirmesi gerekmektedir.
Bu afetten etkilenen her birey insanca yaşam standartlarına ulaştırılmalı ve topluma geri kazandırılmalıdır. Bugünden sonra ivedilikle imar yönetmelikleri daha sıkı yönetmeliklere tabii olmalı, yapımı üstlenen kişiler ve şirketler afetlerden sonra şeffaf ve kamuya açık şekilde hesap vermeli, diğerlerine örnek teşkil etmelidir.
Allah’tan bize bu kötü günleri tekrar yaşatmamasını niyaz eder; ölenlere rahmet, kalanlara sabır dilerim.
Selam ve dua ile, sağlıcakla kalın.