Doğduğumuz, doyduğumuz, yaşamaktan keyif aldığımız İnebolu'da, "Her şeyin en iyisine lâyıksınız" sloganıyla yapılan pek çok hizmete şahit olduk!
Dönem dönem üretilen projelerle değişime ve gelişime tanıklık ettik.
Çakur-çukur yolların düzeldiği, parke taşların döşenmesiyle ayaklarımızın çamurdan kurtulduğu günlere geldik.
Kimi zaman caddelerin genişletilip, kaldırımların yok edildiğini, araçlarla yayaların caddeleri birlikte kullandığını gördük...!
Kimi zaman ise caddelerin daraltılıp tek araç geçebilecek hâle getirildiğini, iki-üç kişinin yanyana yürüyebileceği kaldırımları kullanan yayaların medeniyetle tanıştığını izledik.
Tabii ki bu hizmetler birdenbire gelmedi. Günler ayları, aylar yılları kovaladı geçen zaman sürecinde, aslında bir arpa boyu bile yol alamadığımızın farkına vardık...
İnebolu çarşısına alışveriş için gelenlerin kaldırımlarda rahat rahat yürüyemediğini gözlemledik...
Bu konuyu yüksek sesle dillendirenlerin serzenişlerini duyunca sıkıntı olduğunu anladık.
Kesmekeşliğin tavan yaptığı caddelerde, bir düzensizliğin, kuralsızlığın ve karışıklığın sorgulanması gerektiği kanısına vardık.
Bir annenin bebek arabasıyla, bir engellinin tekerlekli sandalyeyle yürüyemediği kaldırımlara daha ne kadar tanıklık edeceğimizi kestiremedik vesselam.
Aslında İnebolu çarşısında 750-800 esnafın sadece birkaçı, sattığı malı dükkânının önünde sergileyerek, yayaların kaldırımda yürüme hakkını gaspediyor. Bazı esnaflar ise küçücük dükkânına sığmayacak kadar mal satın alıp "nasıl olsa bir şey diyen yok" mantığıyla kaldırımı depo gibi kullanıyor.
Esnafımıza verilen 50 santimlik kaldırım kullanma hakkını yeterli görmeyerek 1-1.5 metre daha kaldırım işgal etmeyi "kazanılmış hak" olarak görenler aslında iyi niyeti suistimal ediyor.
Bazılarının kural tanımaz bu davranışı, diğerlerine de örnek oluyor.
Kaldırıma mal çıkarma işi alışkanlık halini almış, zıvanadan çıkıyor...
Sıkıntıyı yine halk çekiyor...
Vatandaş seksek oynayarak bir caddeye iniyor, bir kaldırıma çıkıyor.
Diyeceğimiz o ki bu konuyu takip etmek, çözüme kavuşturmak gerekiyor.
Kimse "öküzün altında buzağı aramasın"...
İnebolu'ya sahip çıkmak, İnebolu'yu sevmekten geçiyor.
Memleket hepimizinse, memleketimizin iyi yerlere gelmesi isteniyorsa yaşanılır bir İnebolu için hepimize görev düşüyor.
Medeni toplum olmak ise, yapılan hizmetlere tahammül eden insanlarla vücut buluyor.