Ömer Fahrettin’in babası Taşköprü’lü olup Mehmet Naif Bey’dir. Annesi Ayşe Sıdıka hanımdır. Mehmet Bey Tuna vilayeti Posta Telgraf Müdürü olarak Rusçuk’ta görev yapar.
Ömer Fahrettin 1868 de Ruscuk’ta doğar. Fotoğrafçılığa meraklıdır. Beyoğlu’nda 1885 yılında
Ebus fotoğrafçılıktan ders alır. 17 yaşında İstanbul’un fotoğraflarını çeker. Asker olmak ister. 1988’de harp okulunu birincilikle bitirir 1900 yılında evlenir ilk kızı Erzincan’da doğar. 55 günlükken ölür.
1915 yılında Musul’a gider Mekke Şerifinin isyana hazırlandığı duyulunca. 23 Mayıs 1916 tarihinde gizlice Medine’ye gönderilir. Medine’yi 2 yıl 7 ay boyunca savunur. İngiliz casusu Lavrence’in kışkırttığı Araplar tazyiklerini artırır
“Ey Allah’ım ey Allah’ın resulü son nefesim verinceye dek, şehit olmadıkça senin mübarek bedenini düşman eline teslim etmeyeceğim” der. Kendisine Medine’den ayrılmasını bildiren İstanbul hükümetine “Medine Kalesindeki Türk Bayrağını kendi ellerimle indiremem. Eğer mutlaka burayı tahliye edecekseniz başka bir kumandan gönderin” der. Bu arada kutsal emanetleri 2000 kişilik muhafız ordusuyla İstanbul’a gönderir ve kurtarır. Osmanlı’nın Mondros Mütarekesi sonrasında bölge Şerif Abdullah’ın eline geçer. .
Fahrettin Paşa direnir yardım gelmez, aç kalmamak için çekirge bile yerler ama bütün direnmelerine rağmen 27 Ocak 1919’da İngilizler tarafından Mısır’a götürülür, orada hastalanır. Savaş esİri muamelesi yapılır. 5 Ağustos 1919’da Malta’ya sürgün edilir
Ankara hükümetinin gayretiyle 8 Nisan 1921’de Malta’dan kurtulur. Roma, Berlin, Moskova, Batum hattıyla sınıra kadar gelir. Milli Mücadele’ye katılmak için de Ankara’ya kara yoluyla gider.24 Eylül 1921.. Ankara’ya geldiğinde İstanbul’da bulunan ve 5 yıl görmediği eşi ve çocuklarına, bir miktar para ve haber gönderir
Çocukları İstanbul’dan bindikleri bir vapurla doğru İnebolu’ya gelirler. Kendi de Ankara’dan İnebolu’ya gelir ve çocuklarını karşılar. Eşi, iki kızı ve iki oğlu bindikleri piyade kayığıyla karaya çıkarlar Eşyalar kayıktan dışarıya indirilir ve onları taşıyan Piyade kayığı, felek üzerinde karaya çekilirken, çocukları, eşi, yaveri, İnebolu’nun cengaver kayıkçıları ipin ucundan tutarlar, Fahrettin Paşa’da fotoğrafçılık sanatını konuşturur ve deklanşöre basar. Çok güzel bir anı fotoğrafı çeker. Başta Selim ve Orhan olmak üzere çocukları çok neşeli bir şekilde babalarının çektiği fotoğrafa poz verirler. Fahrettin Paşa aynı şekilde iskelede bir fotoğraf daha çeker.
İnebolu’da kadınların rahat poz vereceği bir bahçede birlikte bir fotoğraf daha çektirirler. Bu sefer Fahrettin Paşa fotoğrafın içindedir. Fotoğrafı yaveri çeker. Daha sonra evde biraz daha rahat bir ortamda çekilmiş bir fotoğraf daha bulunur
24 Eylül 1921’de Türkiye’ye giriş yapan Fahrettin Paşa çocuklarına (büyük ihtimalle İnebolu’da) ev tutar çocuklarını güvenli bir yerde geçici olarak bırakan Fahrettin Paşa kendisine verilen Kabil büyükelçiliği görevini yerine getirmek üzere 16 Kasım 1921’de Ankara’dan ayrılır
1926 yılında elçilik görevi sona erer ve Türkiye’ye döner.
1936 yılında 5 Şubat 1936’da Türk Silahlı Kuvvetlerinden Tümgeneral rütbesi ile emekliye ayrılır
22 Kasım 1946’da vefat eder vasiyeti Rumeli Hisarı’na gömülmektir ve oraya defnedilir
Sonuç: Milli Mücadelede birçok insanın yolu İnebolu’dan geçmiştir. Bu insanların çoğu şanlı tarihimizde iz bırakan insanlardır. Yaptığım araştırmalarda neredeyse her hafta birinin hikayesinin ortaya çıkması bana heyecan veriyor. İnebolu’nun tarihi geçmişine değer katıyor.
Fahrettin Paşa çocukluğundan beri merakı olan fotoğrafçılığa, İnebolu’da çektiği dört fotoğrafı da ekliyor. Biriktirdiği bilgi, belge ve 1800 civarında cam baskı fotoğrafı, oğlu Selim’e emanet ediyor. Selim istemesine rağmen kitap yazmak nasip olmuyor. Selim Paşa yaşlandığında, bu işe meraklı Ömer Faruk Şerifoğlu’na devrediyor. Ömer Faruk Şerifoğlu 1989 da ki görüşmelerinden 40 yıl sonra Zeytinburnu Belediyesinin desteğiyle bir kitap çıkarıyor. 11 Kasım da çıktığı bir televizyon programında, fotoğraflarla Ömer Fahrettin Paşa’nın hayat hikayesini anlatıyor.
Yazdığı kitabın kapağına 300 fotoğraf içinden seçtiği ve en düzgün kadrajlı en beğendiğim dediği, piyade kayığının İnebolu’da karaya çekiliş fotoğrafını koyuyor. Bu sayede ayağı İnebolu’ya değmiş, Taşköprülü Ömer Fahrettin Paşa’nın adının, İnebolu ile birlikte anılmasına katkı sağlıyor.
Bu cennet vatanı bizlere miras bırakan adı bilinen, bilinmeyen bütün vatanseverlerimizi hayırla anıyor, ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum.
Mustafa Sıtkı FAKAZLI
Diş Hekimi
Yerel Tarih Araştırmacısı