Her mevsim içinde farklı güzellikler barındırır, ama sonbahar renkleriyle insanı büyüler. Ağaçlar en renkli elbiselerini giyer, renkli yapraklarla kaplanan toprak, bir kilim gibi görünür.
Sonbahar insanların kırkından sonra, saçlarının ağarmasıyla başlayıp, dökülmesiyle kış mevsiminin gelişinin habercisi gibi yaprakların sararıp, doğanın bambaşka bir renk cümbüşüne bürünmesidir.
Sonbahar hareketin mevsimidir. Bir hazırlık, bir koşturmaca bir enerji vardır. Okulun ilk zili sonbaharda çalar. Öğrencilerin ve anne-babaların heyecanı sarar her yeri.
Eylül ayı edebiyatçıların beşinci mevsim olarak adlandırdıkları bir şenliktir. Dört mevsimi aynı anda yaşadığımız bir hazan mevsimidir.
Sonbahar İnebolu için bolluk ve berekettir. Fındığın, cevizin, kestanenin, karaağaç üzümünün, kanlıca mantarının, palamutun, çinekopun, lüferin, hamsinin çıkmasıyla, köylümüzün para kazandığı, buna mukabil ticaretin canlandığı dönemdir.
İnebolu pazarının iki coşkulu mevsimi vardır. Biri dağ çileklerinin ve diğer bahar meyvelerinin serpildiği mayıs başı, diğeri ise çeşitli yaban mantarları ve kestanenin çıktığı sonbahar aylarıdır. Sonbahar yağmurlarıyla beraber birbirinden farklı çeşit çeşit mantarlar pazarı şenlendirir. Bunlar kanlıca, Karaoğlan, sığırdili, civciv bacağı, beyaz gürgen, kurt kulağı ve fındık mantarlarıdır.
Ne güzeldir İnebolu’da sonbaharı yaşamak. Birbirinden güzel lezzetleri sırasıyla tatmak tabiatın sunduğu yeşilin her tonunu görmek… Dalgaların coşmasıyla, denizin kokusunu içine çekmek.
Sonbaharda altın görmek için kuyumculara gitmeye gerek yok. Hasan Gündüz’ün organize ettiği doğa yürüyüşüne katılıp, geriş tepesine çıkmak yeterli.
Renklerin bütün tonlarını görebilmek ormanın temiz havasını içine çekmek, köknarların, çamların arasına karışan sis bulutlarında kaybolmak, tırmandıkça ufalan İnebolu evlerini doyasıya seyretmek, yani kısacası SONBAHARI İNEBOLU’DA YAŞAMAK.