Hepimizin hayatı boyunca en çok değer verdiği büyükleri, annesi, babası, babaannesi, dedesi, anneannesi, büyükbabası ve diğer aile fertleridir. Saygıda kusur etmememiz gereken aile büyüklerine ilave edeceğimiz eli öpülesi büyüklerimiz yaşam boyu hep artarak devam eder.
Okula başlarız; öğretmenlerimiz hayatımızda etken rol oynarlar. “Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum” düsturu ile hareket eder, öğretmenlerimiz baş tacı ederiz.
Askere giderek; vatan, millet sevgisini, bayrağımıza sahip çıkma duygusunu, vatanımızın bölünmez bütünlüğünü bizlere aşılayan komutanlarımızı unutmaz, minnet duyarız.
İş hayatına atılır; çeşitli meslek dallarında çoluk çocuğumuzun rızkını temin etmek için faaliyet gösterir, meslek sahibi olmamıza sebep olan, çaba gösteren ustalarımızı ömür boyu unutmaz, saygı ile anarız.
Anne babalarımız bizim en değerli varlıklarımızdır. Şüphesiz onlar hayattaki en fedakar sadık dostlarımızdır. Bizim varlığımız, sağlığımız için canlarını seve seve vermeye hazırdırlar. Yemezler yedirirler, giymezler giydirirler. En büyük istekleri bizim başarılı, sağlıklı ve mutlu olmamızdır. Onların yaptığı her şey bizim iyiliğimiz içindir. Onlardan korktuğumuz için değil, sevdiğimiz için saygı duymalıyız.
Büyüklerimize hak ettikleri değeri vermeliyiz. Saygıda kusur etmemeliyiz. Belli yaştan sonra bakıma muhtaç hale geldiklerinde daha özverili davranmalı, ihtimam göstermeli, “öf” bile dememeliyiz. Çünkü yaşı ilerlemiş büyüklerimiz kırılgan olur, hemen küserler. Bu dünya “Etme bulma dünyasıdır”, “Ağlatan gülmez”, “Ah alan onmaz”, “Rüzgar eken, fırtına biçer”.
Hayat göz açıp kapatıncaya kadar geçiyor. Kendimizi hayatın akışına bırakıp boş verenlerden olmayalım. Eli öpülesi büyüklerimize sahip çıkalım.
Bir süre önce aramızdan ayrılan çok sevdiğim saygı duyduğum rahmetli İlyas Çınar’ın severek defalarca okuduğum şiirini sizlerin de zevkle okuyacağını düşünerek paylaşıyorum.
YAŞLI KADIN
Geçtiğimiz yaz güzel İnebolumuzda,
Bir sabah pazara gidiyorduk hanımla.
Önümüzde bir kadın zor adım atmakta,
Sırtında dolu küfe, belli zorlanmakta.
Suratı sararmış, nefesi sıkışmakta,
Saatlerce yürümüş belki bu sıcakta.
Yükü de ağırca, satacağı ne varsa,
İhtiyacı var ki, pazara gelmiş bu yaşta.
Takip ettim acıyarak ben de merakla,
Yeri varmış kadınlar gösterdi selamla.
Sırtından küfeyi alıverdiler bir anda,
Oturdu yerine soluklandı rahatça.
İşe başladı, küfenin ağzını açmakla,
Bir anda güzel armutlar çıktı meydana.
Sordum ne armudu derler hanım, buna,
Kraliçe armudu derler beyim, buna.
Başladı armudu methetmeye sormamla,
Ver öyleyse iki kilo tartarak bana.
Siftahın benden iyi satılır unutma,
İyilerini ver, darılırım sonra sana.
Bakmadan taşıdım eve kadar tadına,
Bir tane yıkayıp dörde böldüm bıçakla.
Aldım bir parçayı atıverdim ağzıma,
Eriyiverdi ağzımda sanki bir anda.
Güzelmiş helal olsun, yaşlı kadına,
Hayranım İnebolu’m nefasetli tadına.
Toprağın, suyun verdiğin her şeyin başka,
Seni o güzel yerinde zevkle tadana.