Sohbet etmekten inanılmaz keyif aldığım, ilerlemiş yaşına rağmen hafızasına hayran kaldığım, herhangi bir şey öğrenmek istediğim zaman sorularımın hemen hemen hepsine ayrıntılı ve net cevaplar aldığım berber Mustafa Amca’yı kaybetmenin üzüntüsünü yaşarken ardından birkaç cümle ile anlatarak hayırla yâd etmek istedim.
Mustafa Amca uzun yıllar berberlik mesleğiyle iştigal etmiş, onlarca çırak – kalfa ve usta yetiştirmiş, ilerlemiş yaşına rağmen jilet kullanmadan gerçek ustura ile sakal tıraşı etmiş gerçek bir zanaatkârdı. Onun için para kazanmak her zaman ikinci plandaydı. Babası gurbette olan çocukları bazen altı ay bazen bir sene boyunca tıraş eder, babaları gurbetten dönünce tıraş paraları ödenirdi.
Mustafa Amca boş zamanlarını değerlendirmek için sepet örerdi. Her yaptığı işi zevk alarak yapar, kendisinden sonra bu sanatında ölmemesi için öğrenmek isteyenlere de öğretmişti. Ham madde olarak çoğu zaman İnebolu esnaflarına gelen kolilerin bağlama bantlarını değerlendirir, rengârenk tüm güzellikleri sepetlere nakış gibi işlerdi.
Mustafa Amca canlı bir tarih gibiydi. İnebolu’da üç göbek öncesine kadar yaşamış aileleri adıyla sanıyla hatırlar ve anlatırdı.
Hamidiye (küçük) camiinin devamlı cemaatiydi, aynı zamanda fahri müezziniydi.
2013 yılında Kastamonu’da yapılan ahilik törenlerinde Kastamonu Esnaf Odaları tarafından seçilen Mustafa Amca AHİLİK ünvanı ile ödüllendirilmişti.
89 yıllık hayatı boyunca yaşanılan her türlü sıkıntı ve çileye rağmen, hayattan zevk alan, çalışmayı seven, Mustafa Amcanın bana göre en büyük özelliği her haline sürekli şükreden biri olmasıydı.
Dilim döndüğünce anlatmaya çalıştığım berber Mustafa GÜRSOY amcayı her zaman hayırla yâd edip, Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.
Şükrü anlatan bir kıta şiirle bu haftaki yazımı noktalıyorum.
Onursuz yaşamı nasip eyleme,
Ne oldum delisi kuldan eyleme,
Yolum sana dönük mahrum eyleme,
Hamdım sana, şükrüm sana güzel ALLAH’ım.