Tarih kitapları İnebolu’muzun Milli Mücadele yıllarındaki kahramanlıkları yazarken Zarbana’dan bahsetmeden geçmez. İnebolu halkı yıllarca Rumlarla kardeşçe yaşamışsa da, İstiklal Savaşı’nın başlangıcında ülkemizin çeşitli ülkeler tarafından paylaşılmaya ve işgal edilmeye çalışılmasını fırsat olarak gören Rumlar sinsice planlar yaparak ve İnebolu’da cephanelerin yerleriyle ilgili düşmanlara haberler uçurarak kalleşlik yapmışlardır. Bunu öğrenen Zarbana’lı Şaban Reis ve gözü pek, cesur 41 denizci arkadaşının İnebolu’ya gelmeleri Rumların korkudan ortadan kaybolmaları ve saklanmalarına sebep olmuştur. Zarbana’nın Kuvây-i Milliyecileride ismini tarih kitaplarına kahraman olarak yazdırmıştır.
Zarbana’nın yeni adı Özlüce’dir. Özlüce ve çevresindeki köylerde yaşayanlar genellikle ekmeğini denizlerden kazanır. Gemilerde kaptanlık yapanların yanı sıra makine ve dökümcülük gibi mesleklerde ön plana çıkmıştır.
Özlüce muhteşem doğal güzelliğinin yanı sıra cazibe köyü olarak çeşitli hizmetlerden nasibini almış az sayıda köylerimizden biridir.
Özlüce’yi muhteşem bir şekilde anlatan, rahmetli Semahat CEBECİOĞLU’nun şiiriyle sizleri başbaşa bırakıyorum.
Şimdi Özlüce olmuş eski adı Zarbana,
Pekte güzel yerleşmiş denizin kıyısına.
Mini koylar, kumsallar, burunlar arasında,
Asırlık kestaneler boy atmış dağlarında.
Şaşmamak mümkün değil, bu ulu ağaçlara,
İnsanlar nasıl çıkar ulaşır doruklara.
Gıptayla bakmak gerek buranın hünerine,
Uzun sırıklar ile dokunurmuş kestane.
Bu yanın özelliği el değmemiş yamaçlar,
Birbirine karışmış yaygın kocaman dallar.
Değişik görünüm yeşilin duruşunda,
Koyudan daha koyu gölgeye vuruşunda.
İnebolu – Abana açık, nefesli yerler,
İnceden ince güzel orada eğimler.
Bu tarafta doğada bir yaban güzelliği,
Kızılkara’dan sonra bundandır özelliği.
Heybetli ağaçlardan bahçeler, yamaçlar loş,
Başka yerlere göre kıyılar ve etraf boş.
Ara sıra yollarda iri yapılı hoşhoş,
Belki de bunun için vahşilikler daha hoş.
Bir okul binasında şirinlik ve sevinç var,
Dev ağaçlar altında ondandır tatlılıklar.
Göller denilen yöre bir piknik yeri imiş,
Allah buralara kıyasıya özenmiş.
Kirazlar bile öyle göğe doğru uzanmış,
İri gövdeleriyle dallarını da yaymış.
Kestanelere bakıp onlardan örnek almış,
Hangi yiğit korkmadan dallara çıkacakmış.
Çayı da pırıl pırıl gözlerden uzak kalmış,
Sanki biraz ürkerek kirli ellerden kaçmış.
Bir köşeye sığınmış o aşıklar çeşmesi,
Eğreltileri ile geçenlerin gözdesi.
Kıydıvan, Erkekarpa bu yol güzergahında,
El değmemiş bir doğa Özlüce dolaylarında.
Dileriz buralara büyük hırslar girmesin,
Dileriz Özlüce’li bunu bilsin vermesin.
Beton yığınlarına bakıp da özenmesin,
Ahşap evler, villalar onu güzelleştirsin.
ALLAH’IN VERDİĞİNİ İNSAN ELİ YIKMASIN,
PARA HEVESLİLERİ ÖZLÜCE’YE KIYMASIN.