Anasayfa » İNEBOLU
02 Haziran 2017, 14:19 Editör:
İNEBOLU’M, VATAN-I ASLİYEM!.. SENİ UNUTMAM DA, ANLATMAM DA ÇOK ZOR.
Yuvası yok zannedilen bir kuşu altın kafese koymuşlar “ah vatanım” demiş, salıvermişler kuşu altın kafesinden, kuş uçmuş uçmuş uzaklarda bulunan tepelerin ardında, çalılığın içinde çamurdan yaptığı evin içine konmuş.
Kuş insana oranla çok küçük bir mahlûk, üstelik insanoğlu gibi idrakı da yok. İnsan ise tartışmasız olarak her mahlûkun üstünde kıymeti haiz bir varlıktır.
İnsanoğlunun “Vatan-ı Asliye ve Vatan-ı İkame” diye adlandırılan iki vatanı vardır. Vatan-ı Asliyesi doğduğu, büyüdüğü, örf, adet ve geleneklerini özümsediği, en yakın can ve cananlarının yaşadığı, kabirlerinin bulunduğu memleketidir. İkincisi ise Vatan-ı İkame; yani hali hazırda bulunduğu ve yerleştiği yerdir. İnsan olan varlık her ne sebeple olursa olsun Vatan-ı Asliyesini asla unutamaz, acı tatlı hatıralarından katiyen uzak olamaz.
Bu nedenle...
İstiklal harbinde, çok fonksiyonlu hizmetler üstlenmiş olan Karadeniz’imizin güzel, inci gibi sahillerini süsleyen liman şehirlerinden biri olan, gözü pek cesaretine hayran olunan kaptanları ve Şerife Nineleri ise meşhur, hırçın dalgaları ile sahillerini durmadan selamlayan, palamut lüfer, uskumru ve hamsi avcıları ile yerli ve yabancı misafirlerinin sofralarına bereketli deniz gıdalarını getiren, tarihimizin şanlı sayfalarına şair ve yazarlarının isimleri ile altın satırları yazdıran, hürriyet ve istiklalimizin en ağır bedellerini verdiğimiz o acılı ve sancılı günleri yaşayan, gözleri yaşlı anne ve sevgililerine “hey on beşli on beşli, yayla yolları taşlı, on beşliler gidiyor anaların gözleri yaşlı” türkülerini söyleten, türlü türlü sebze yemiş ve meyvelerini sahiplerinden esirgemeyen, odunla pişen rayiha ve tadıyla meşhurlaşıp sınırlar ötesi metropol şehirlerinin pazarlarında “İnebolu ekmeği” namıyla aldığı ismine asla leke sürdürmeyen, güzel diyarımızın namuslu ve güzel kızları ile yakışıklı - yağız ve yiğit delikanlıların gönüllerine mutlu yuva kurma hayallerini nakşettirerek özlem köprülerini hakikata bağlayan, ormanları içinde barındırdığı muşmulası ve döngeli, dağ kirazı, çeşitli mantarları, küçük taneli lakin çok tatlı kestanesi, şifalar dağıtan “deli bal” isimli hastalara güç ve afiyet kazandıran meşhur balı, koy, körfez ve limanıyla denizci ve gemicilere kollarını açan, çalışkan insanları ile bağrında bereketler oluşturan, benimde gurbette icra eylediğim görevim gereği uzaklardan gözlerimin tahassür yaşı ile seyreylediği canım memleketim, güzel İNEBOLU’m… diyerek içinden geldiği gibi bir paragrafla İnebolu’yu anlatan cümleler “bol ünvanlı - İstiklal Madalyalı, yatırım yoksunu bir şehrin hikayesi İNEBOLU” kitabının birinci baskıdan yansımalar bölümünde kitabın yazarı Kamil Tunoğlu’na ithafen, o dönemde Aydın İl Müftü Yardımcısı olan hemşehrimiz Mehmet Öz tarafından yazılmıştır.
Geçmişten geleceğe ışık tutacak, İnebolu’nun tanıtımına büyük bir kaynak olarak katkı sunacak bu kitap hakkında övgü dolu sözlerle birlikte yukarıda okuduğunuz şekilde İnebolu’nun anlatımı çok hoşuma gitmiş ve köşeme taşımama sebep olmuştur.
Bizzat tanışmasakta, kendi deyimiyle ruberu olamasak da iki defa telefonda sohbet etmekle iltifatlarına mazhar olduğum, Antalya’da ikamet etse de gönlünün İnebolu’da yaşadığını hissettiğim “İnebolu Sevdalısı” Mehmet Öz hocamın ellerinden öpüyorum.
İNEBOLU SEVDASI’nın farklı bir duygu olduğunu ve İnebolu dışında, gurbette bu duygunun binlerce sahibinin olduğunu düşünüyorum.
Bu duygunun kendi iç dünyasında yaşatılmasındansa İnebolu’nun menfaatleri doğrultusunda dışarıya yansıtılması ve hizmet olarak hayat bulmasının daha doğru olacağını uygun görüyorum.
İNEBOLU olan ortak sevdamızın filizlenmesi, yeşermesi, daha da ileriye gidersek meyve vermesi temennisi ile…
Hayırlı Ramazanlar.
| Bu haber 6858 defa okunmuştur.