Sanki günümüzdekilerden farklı olur, daha coşkulu ve heyecanla kutlanırdı.
Törenlerde sunuculuk yapmakla görevli bir büyüğümüzün sesi hâlâ kulaklarımda o günkü gibi yankılanmakta...
Fiziği ve sesi ile kendisini Halit Kıvanç'a benzetirdim.
Niye yalan söyleyeyim, çocukluk işte...
Resmi törenler için ilçemize getirildiğini zannederdim.
Halbuki İnebolu'muz başka bir Halit Kıvanç'a sahipmiş, bunu zaman içinde öğrendim.
Şıklığıyla, kibarlığıyla, diksiyonuyla, şahsına münhasır tarzıyla mikrofona çok yakışan o ses Mustafa Terzioğlu'ndan başkası değildi.
Çok küçük yaşta babasını kaybettiği için Annesinin hem analık, hemde babalık yaptığı Mustafa Terzioğlu askerlik için İnebolu'dan ayrılırken bu ayrılığa dayanamayan annesinin denize atlamayı düşünecek derecede sevgi ve muhabbet dolu bir Anne-oğul ilişkisi vardı.
Uzun yıllar Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü yaptı. İnebolu'da el emeği göz nuru ürünlerin üretilmesi ve sergilenmesi için çaba gösterenlerin en başındaydı.
O zamanlar Türk Ocağı binasının içerisinde hizmet veren Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü 15-20 gün süren sergilere ev sahipliği yapardı. Saz kursları ve keman kursları ile el becerisinin kazandırıldığı çok çeşitli kurslara yoğun ilgi gösterilirdi.
Tabii ki Türk Ocağı binasının restore edilmeden önceki durumu içler acısıydı. Mustafa Terzioğlu'nu bazen akan çatının tepesinde tamiratla meşgul halde görmek o günler için çok normal görünürdü.
Başarılı bir yöneticilik yapan Mustafa Terzioğlu resmi törenler için de aranan bir sunucu olmuştu. Zevkle ve görev aşkıyla yapılan bu hizmet karşılığında hiç bir maddi beklentinin olmaması işin en can alıcı noktasıydı. Bu görev çok uzun yıllar devam etti.
Mustafa Terzioğlu'nun herhangi bir sebeple törenlere katılamadığı günlerde yokluğu hissediliyor, maalesef o programlar vasat geçiyordu.
Sonra emeklilik geldi çattı. İnebolu'yu çok seven Mustafa Terzioğlu eşi Yurdanur hanımla birlikte mütevazi evlerinde mutlu ve huzurlu bir şekilde emeklilik günlerini geçirenler kervanına katıldı.
Geçtiğimiz pazar günü, pek çoğumuzun düşünmediklerini düşünen, hiç ummadığın anda bir jest yaparak gönüllere giren Ömer Urgancı abimizin öncülüğünde Mustafa-Yurdanur Terzioğlu ailesinin evlerine bir ziyaret gerçekleştirdik ve bizi gördüklerinden oldukça mutlu olan bir çiftle karşılaştık. 2 aydır çarşıya inmediğini ifade eden Mustafa Terzioğlu ile her telden sohbet ederken gözlerinin ışıldadığına ve duyduğu memnuniyeti dile getirişine şahit olduk. İyi dileklerle ayrılırken, hasta ziyaretinin vermiş olduğu iç huzuru ve kapladığı duygusallık bizimde manevi bir haz aldığımızın göstergesiydi sanki.
Dolayısıyla sevdiklerimize ilerleyen yaşlarına rağmen bizim için değerli olduklarını ve unutulmadıklarını hissettirmek en büyük görevlerimizden olmalı.