Bazı tarihler hafızamda yer etmiş, üzerinden uzun yıllar geçse de unutulmuyor.
Her şubat ayı girdiğinde 1986 şubatı aklıma geliyor.
Gözümün önünde canlanıyor dünya güzeli kız kardeşim Buket.
Doğumunu Çankırı'da okurken haber almıştım. O kadar mutlu olmuştum ki anlatamam. Kardeşlerime hediyeler götürüp sevindirmeyi farklı bir keyif vesilesi olarak gördüğümden olsa gerek, yeni doğan kardeşime de bir biberon götürmeyi hayal etmiştim iyi hatırlıyorum.
1984 Temmuzunda, yani 3 aylıkken görmek nasip oldu kendisini. Kardeş sevgisi bir başka oluyor, küçük her zaman daha çok seviliyordu. Diğer kardeşlerim biraz büyüdüğünden artık ilgimiz O'na yoğunlaşmıştı doğal olarak.
Sadece tatillerde beraber vakit geçirme fırsatı bulduğum anne-baba ve kardeşlerimle, okul dönemi geldiğinde mecburen ayrılıyorduk.
O günlerde mektuplarla haberleşmenin duygusunu ve mutluluğunu en üst seviyede yaşadığımı hatırlıyorum.
Yatılı okuyanlar, yada gurbette yaşayanlar çok iyi bilir, aile ve memleket özlemini gidermek için bir kaç gün de olsa İnebolu'ya gelebilmek için can atardım. Dört gözle bayram tatillerini bekler, ailemle geçireceğim her saatin keyfini çıkarmaya çalışırdım. Benim yolumu dört gözle bekleyen canım annem en sevdiğim yemekleri yapardı.
Bu böyle devam ediyor, birinci-ikinci-üçüncü sınıf derken dördüncü sınıfın ilk dönemi de bitmiş 15 tatil için İnebolu'ya gelmiştim. Tatil uzun olduğundan babamın dükkanında yardım ediyor, gece dükkanı kapattıktan sonra kardeşlerimle vakit geçirme fırsatım oluyordu. Kız kardeşim Buket'te iki yaşına yaklaşmış, tam sevilme çağına gelmişti. 15 günlük tatilin ilk haftası bitmek üzereydi. 1 şubat Cumartesi gecesi dükkanı kapatıp eve gittiğimizde kızkardeşim Buket'in hastalığı ile karşılaştık, hatta kucağıma aldığımda üzerime kusmuştu. Ertesi gün Pazar olduğu için çocuk doktorunun evini bulup evinde muayene ettirdiğim kardeşimin hastalığı pazar gecesi biraz daha ilerleyince hastaneye yatırdık. Fakat tedaviye cevap alınamadığını görüyor, birşey de yapamıyorduk. Sabah olduğunda maalesef kızkardeşimin acı haberini aldık.
3 Şubat 1986 Pazartesi günü yoğun kar yağışı altında küçücük tabuta koyduğumuz Buket'i ebediyete uğurladık.
18 yaşında genç bir delikanlıyken ölümün bu kadar yakın olduğunu bizzat yaşadığım o günü hiç unutamam.
Fakat yaşadığımız her türlü iyi ya da kötü olayı dünyadaki imtihanımız olarak görüyor ve Allah'tan gelene rıza gösteriyoruz.
Zaten unutmamalıyız da; dünya telaşına kendimizi kaptırmayıp, fazla hırstan uzak durmalıyız. Çünkü sonucun nerede noktalandığını hepimiz çok iyi biliyoruz.
Evet şubat ayı girdiğinde pek çok insan için sevgililer günü akla gelirken ve o günü sevgilisiz geçirmemek için yoğun gayret gösterirken, bana ise yaşadığım bu acı Şubat ayı hatırası sadece her an kapımızda olan ölümü hatırlatır.
Dolayısıyla asıl sevgiyi bizi Yaradana kulluk vazifesi yaparak göstermemiz gerekir.
NOT : 13 Şubat 2019 tarihinde ebediyete uğurladığımız Hacı Ahmet İşeri abimizin birinci ölüm yıldönümüne ulaştık. Allah-üTeala rahmetiyle muamele etsin, kabrini Cennet bahçelerinden bir bahçe eylesin İNŞALLAH. Ölümünden bir hafta sonra İnebolu müftülüğüne verdiğimiz dilekçe ile İnebolu Merkez Kuran Kursuna Ahmet İşeri isminin verilmesini talep etmiştik. Bu talebimiz bugüne kadar gerçekleşmediği gibi konu hakkında tarafımıza olumlu-olumsuz herhangi bir bilgi verilmedi. İlçemizde hayırlı hizmetlere canla başla koşuşturan rahmetli Ahmet İşeri isminin yaşatılması için duyarsız kalınmaması ve gereğinin yapılmasını yetkililerden rica ediyorum.