İçimiz dışımız, işimiz gücümüz Fahrettin Koca’nın açıkladığı verileri kendi çapımızda bir süzgeçten geçirip kendi çapımızda bir hesap yaparak salgının ne zaman etkisini yitireceğini tahmin ederken, aynı zamanda umut verici sonuçlarla karşılaşıyoruz. Cumhurbaşkanımızın da tabiriyle ‘tünelin sonunda ışık göründü’ cümlesini rahatça kullanabiliyoruz. Ama bu kendini süper güç olarak tanımlayan ülkeler için geçerli değil maalesef…
Hızlı alınan tedbirler,zamanında depolanan ilaçlar, maske vb. ürünlerin üretilmesi konusunda hızlı bir organizasyon gibi ayrıntılara, halkımızın kurallara riayet etmesi de eklenince böyle düşünmek kolay oluyor tabi. Maske üretimi konusunda okullardan tekstillere, askeriyeden belediyelere, sivil toplum örgütlerinden evdeki annelere kadar teşkilatlanarak günde 10milyona yakın maske üretiliyor. Kapasitemiz ise 25 milyon… Sadece maskeyle de olmuyor. Tulum,siperlik,solunum cihazı ve birtakım sağlık malzemeleri üretiminde atağa geçen Türkiye kendi ihtiyacını karşılamakla beraber SÜPER GÜÇ sınıfında bulunan ülkelerinde yardım talebini geri çevirmiyor.
Salgının başladığı ilk günlerde Kızılay aracılığıyla Erbil’de ki Türkmen kardeşlerimize maske tedarik edilmişti.Şu an kontrolümüz altında bulunan Suriye’de ki halka yine sağlık malzemeleri gönderilmişti. Yavru vatan Kıbrıs’a ise aynı şekilde yardımlar yapılmaya devam edilmektedir.Bu bahsettiğimiz coğrafyalar yardım etmemiz zorunlu gibi görünen yerlerdi .
Salgının başladığı ilk günden bu güne kadar Türkiye’den 116 ülke yardım talebinde bulundu. Bu ülkelerden 44’üne yardım gönderildi.Salgının ilk baş gösterdiği Çin’e de destekte bulunan ülkemiz çok geçmeden Çin tarafından üretilen kitlerden önce ücretsiz sonrada indirimli bir şekilde istifade etmişti. Daha sonra ise etkisini Çin’den daha çok hisseden İtalya ve İspanya’ya yapılan tıbbi yardımlar ülke basınlarında geniş bir yankı buldu.’Teşekkürler Türkiye, teşekkürler Türk halkı’ şeklinde şükranlarını dile getirdiler. Bosna Hersek, Karadağ,Sırbistan,Kuzey Makedonya,Kosova gibi Balkan ülkelerine de geçmişte neyse bugünde aynı şekilde desteklerini göstermiştir.
İngiltere’ye ise içinde 100.000 maskenin de olduğu yardım, Koca Yusuf kargo uçağı ile ulaştı. ‘Tarihte bir ilk!’ olarak nitelendirilen sevkiyat İngiliz basınında "24 saat gecikmesi bütün sağlık hizmetlerini durdurabilir" şeklinde çıkan haberlerde ne derece önemli olduğunu gösterirken aynı zamanda İngiliz hükümetinin ne kadar endişe verici bir durum içinde olduğunu göstermiyor değil.
Türkiye’den yardım talebinde bulunan ülkeler kervanına ise son olarak ABD eklendi. Kapsamlı bir yardım paketi içinde 500 bin ameliyat maskesi, 4 bin koruyucu giysi, 2 bin litre dezenfektan, bin 500 koruyucu gözlük, 500 adet şeffaf yüz maskesi ve 400 n95 maske yer aldı.Bilineceği üzere ABD korona enfekte olma sayısında kısa sürede liderliği eline almış, ve yetkili mecralar adeta çaresiz kalmıştı. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da mektubu Trump’a ulaştırılmak üzere yola çıkan sevkiyat Amerikan yetkilileri tarafından büyük bir sevinçle karşılandı. Bu yardım Türkiye’nin ise hangi koşullar olursa olsun ne derece cömert bir ülke olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
O yardım kutularının ortak özelliği ise hepsinin üzerinde Mevlana’nın "Ümitsizliğin ardında nice ümitler var, karanlığın ardında nice güneşler var" sözü yazılarak hem Mevlana’nın evrensel bir değer olduğu hem de Türk halkının şefkati dile getirilmiş oldu.Ümitsizliğin ardındaki ümit olan, beklenen olan Türkiye Cumhuriyeti kendinden katbekat büyük ekonomik güçlerin çaresiz kaldığı dönemde yardımlarına devam ediyor.
Yeni düzende belki de kendine yer beğenecek Türkiye, bir vatandaşı için İsveç’e, Rusya’ya ambulans uçak gönderen Türkiye,Korona tedavisini,testini ücretsiz yapan Türkiye,Dünya üzerindeki 60.000 vatandaşını cumhuriyet tarihinin en kapsamlı sevkiyatıyla yurda getiren Türkiye,başarılı sağlık altyapısıyla dünyaya taş çıkaran Türkiye, insanlığın son kalesi olan Türkiye Anadolu’dan dünyanın dört bir tarafına yaptığı yardımlardan ötürü Dünya Sağlık Örgütü tarafından da şükranlarla karşılanarak övgüyle bahsedildi.
Marshall yardımlarından bugünlere gelen ülkemiz kısa süre önce Mevlüt Çavuşoğlu’nun yaptığı şu açıklamaların gerçekliğini bir kez daha ortaya çıkardı: "Dünyanın en zengin değil ama en cömert ülkesiyiz" Evet gerçekten de bilimsel araştırmalar sonucu da böyle bir gerçeğin olduğunu ispatlarken Anadolu kültürümüzün ve dini değerlerimizin bize öğrettiği vecibeler gereği bu tutumlarımızı bundan sonra da sürdüreceğimiz apaçık.