Hemşehrilerimizden Mustafa Karatay ve arkadaşlarının oluşturduğu İstanbul İnebolu'yu Sevenler Platformu, "İnebolu Kuzu Kestanesi" için 2 hedef ortaya koyarak çağrı yaptı:
1) 5 yıl sonra mevcut rekolte yüzde 50 artmış olmalı.
2) İnebolu Kuzu Kestane marka imajı oluşturulmalı.
İstanbul İnebolu'yu Sevenler Platformu'nun hazırladığı "EKMEK MEYVESİ KESTANE" başlıklı yazı şöyle:
İçerisinde bulunduğumuz Covid -19 salgını dolayısıyla sosyal mesafeyi korumak adına evlerimize çekilmemiz gerekti. İnsanlık teknoloji ve bilimin ilerlemesinin bize sağladığı kolaylıklar sayesinde belki de ilk defa düşünmediği bir zamanda zorunlu olarak karantinaya alındı.
Hal böyle olunca işler ilk başta vakit bulamadığımız aktiviteleri yaparak evde geçen zamanı değerli kılmaya çalıştık. Ancak insanoğlu her şeyde olduğu gibi bunları da hızlıca tüketti ve karantina süresinin uzaması ile yapacak aktivitelerin azalması insanoğlunu ister istemez biz neler yapıyoruz diye sorgulatmaya başladı.
Bu dönemlerde insanlığın en çok düşündüğü konular arasında insanlık ve doğa ilişkisi ön plana çıkmış gibi görünüyor. Özellikle birkaç ay gibi kısa sürede insanlığın aktivitesinin azalması ile atmosfere yaydığımız zararlı gazların kayda değer bir şekilde azalması doğa ve insan ilişkisini sorgulamamızda büyük payı vardır.
Tüm dünyada genel söylem bundan sonra dünya böyle olmayacak! Yeni söylemler, yeni iş alanları doğacak! Bunları söyleyenlerin diğer ortak söylemi de doğanın kıymetini ve tarımsal üretimin değerini bilememişiz demek oldu.
Aslında insanoğlu bunu hep unutuyor! Kızılderili Şef Seattle 1854 yılında yazdığı mektupla bunu haykırmış idi: “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.”
Biz de modern çağın karmaşasında bize ait değerlerimizi unutuyoruz. Balık suda iken suyun kıymetini bilmez imiş. Biz de içinde olduğumuzdan veya karmaşadan kıymetlerimizi unutuyoruz, değerlerini bilemiyoruz.
Tarım toplumundan şehir toplumuna geçiş mecburiyetlere dayansa da bu, bizim tabiat ile olan bağlarımızı bu şekilde koparmamalı idi. Çarpık şehirleşme insanın doğa ile olan ilişkisini de çarpıklaştırdı. Bu izolasyon sürecinde bu ilişkiyi de düzeltmemize fırsat olur düşüncesindeyiz.
Bize ve yöremize ait çok değerimiz var. İnebolu kara tavuğu, kokulu armudu, kara eriği, elması, kuzu kestanesi, denk kayığı, aşı boyalı tarihi evleri bunlardan bazıları. 1960'lı yıllarda İnebolu’dan tavuk, yumurta ve meyve ihraç edilirmiş. Şimdilerde köylümüz bile bunları marketlerden alıyor!
Bizler değerini unuttuğumuz bu değerlerden kestaneyi konu alacağız.
Eski dönemlerde ormanlık bölgelerde yaşayan ve yeterli buğday ununa sahip olmayan topluluklar, temel besin kaynakları olan kestaneye “ekmek ağacı” demişlerdir.
Sinop, Kastamonu, Bartın, Zonguldak, Karadeniz Ereğli, Akçakoca, Karasu dolaylarında ise genişçe bir yayılış alanı bulmaktadır. Buna rağmen ülkemizde Kestane meyvesi üretimi en çok Aydın bölgesindedir!
İnebolu ilçemiz jeoloji, bitki örtüsü, topografya ve iklim açısından kestane yetiştirilmeye müsaittir.
Yetiştiricilik ve bakım açısından üreticisini fazla yormayan, meyvesi ile dalı ile gövdesi ile hazine değerindeki bu kıymet, kestane balı gibi bir yan ürünü de insanlığa sunmaktadır.
Bu ürünü muhafaza etmek ve güçlendirmek için her şeyden önce mevcut durum analizi yapılmalıdır. Bu, köylerimizde kaç tane kestane ağacı vardır, bunların kaç tanesinden meyve alınmaktadır. Bahçe ve orman olarak bunu yapmak isteyen kimler vardır sorularının cevabıdır.
Daha sonra yetiştiricilere bu ürünü yetiştirme, bakım, koruma ve muhafaza eğitimi verilmelidir. Biliyoruz büyüklerimiz bunları koruyor idi ama nedense bu çağda bizler koruyamıyoruz!
Mevcut durum analizi ve eğitimden sonra ana iki hedefimiz olmalı. Bunlardan birincisi 5 yıl sonra mevcut rekolte %50 artmış olmalı, ikincisi “İnebolu Kuzu Kestane” marka imajı oluşturulmalı.
“Kestane kebap yemesi sevap” diye bir mâni vardır. Yemesi sevap olmasa bile “Kıyametin kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikiniz” Peygamber emri gereği kestaneye bakmak, büyütmek ona gerekli değeri vermek de sevaptır!
Haydi İnebolu’yu sevenler geçeceği kesin olan bu kötü günlerden sonra güzellikleri büyütmek için bir ucundan tutun, destek olun. Sırası ile tüm değerlerimizi ihya edelim.