28 AĞUSTOS 1920'DEN 28 AĞUSTOS 2020'YE...
Milli Mücadele yıllarında düşman işgali altında ölüm kalım savaşı vermekte olan Türk Milleti'nin hayat ve umut kaynağı olan İnebolu Limanına ilk cephane bundan tam 100 yıl önce 28 Ağustos 1920 tarihinde gelmişti.
İstiklal Yolu'ndan taşınarak Ankara'ya ulaştırılan cephanenin İnebolu'ya taşınmaya başlanmasının 100'üncü yılına ulaşmanın gururunu yaşıyoruz.
Kurtuluş Savaşı'nda Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Gözüm Sakarya'da kulağım İnebolu'da" sözüyle önem verdiği ilçemizde 28 Ağustos 1920 tarihinde başlayan silah ve cephane sevkiyatı yaklaşık 3 yıl sürmüştü. İnebolu'ya sadece savaş malzemeleri değil, tıbbi malzeme ve Milli Mücadele'ye katılmak üzere Ankara'ya geçen binlerce personel de gelmişti.
DENİZDE VE KARADA MÜCADELE
Milli Mücadele boyunca İstanbul, Rusya ve Trabzon'dan binlerce ton savaş malzemesi gemilerle İnebolu'ya taşındı. İnebolu'nun gözü pek ve kahraman denizcileri, denk kayıklarıyla gemilerden aldıkları bu cephaneleri bin bir güçlükle karaya çıkardı. Bu destansı mücadele sadece denizde verilmedi. İnebolu'ya gelen kutsal emanetler İstiklal Yolu güzergahından Şehit Şerife Bacı ve nice kahramanlar tarafından kağnı arabalarıyla Ankara'ya taşındı.
CEPHANE SEVKİYATI BAŞLIYOR
Milli Müdafaa Vekili Fevzi Paşa (Milli Savunma Bakanı Fevzi Çakmak) İnebolu'ya Kaymakam Fuat Bey'i görevlendirmişti. Fuat Bey'in İnebolu'ya ulaştığı tarihten iki gün sonra 10 Temmuz 1920 tarihinde Milli Müdafaa Vekaletine bağlı olarak çalışmak üzere üç kişiden teşekkül eden Umur-ı Bahriye Müdürlüğü kuruldu. Rusya'dan alınan savaş araç ve gereçlerinin denizden taşınması zorunlu hale geldiğinden, milli hükümetin deniz işlerini idare edecek ilk makam, Umur-ı Bahriye Müdürlüğü oldu. Ağustos ayı içinde de Kaymakam Fuat Bey tarafından kendisine ve dolayısıyla bu müdürlüğe bağlı çalışmak üzere Yüzbaşı Mehmet Ali Bey kumandasında İrkap ve İhraç (Yükleme ve Boşaltma) Kumandanlığı teşkil edildi.
Yüzbaşı Mehmet Ali Bey, ilk iş olarak Mustafa Reis ve iki arkadaşını Moloz'da gözcülük yapmakla görevlendirdi.
Sivas Kongresi temsilcisi Binbaşı Zeki Bey başkanlığında daha sonraki günlerde (10 Aralık 1920) Silah ve Cephane Komisyonu kurulmuştu.
İLK CEPHANE 28 AĞUSTOS 1920'DE TRABZON'DAN GELDİ
Merhum gazi Nurettin Peker'in kaynak kitabında aktardığı bilgi ve belgelere göre, İnebolu'ya ilk cephane Trabzon'dan 1 numaralı askeri motorla geldi. 40 ton kapasiteli bu motorda 174 piyade tüfeği mermisi sandığı ve 40 sahra topu mermisi sandığı bulunuyordu.
TRABZON-İNEBOLU HATTINDA ÖNEMLİ YOLCULUK
Trabzon Limanından ayrılan 1 Numaralı Askerî Motorun mürettebatı, Trabzon Fırkasınca yüklenen yük sanki sırtlarına bindirilmiş gibi bir ağırlığın altında eziliyordu. Bu değerli ve önemli yükü kazasız belasız İnebolu’ya götürmek bundan sonrası için de bir çığır açacak, yol gösterici, cesaret verici bir olay olacaktı.
Kaptanından en kıdemsiz olanına kadar herkes bu bilinçle hareket ediyor ve ayrıca ezildikleri ağırlığın katbekatı gurur da duyuyorlardı.
Bu yükün gemilerinde olması, İngiliz veya Yunan gemilerine yakalanmaları hâlinde sonları olabilirdi. Yüke el konulduğu gibi gemileri batırılır, kendileri de herhalde ağır bir şekilde cezalandırılırlardı. Lâkin birilerinin bu görevi yerine getirmesi gerekiyordu.
Kırk ton kapasiteli motorun, 47 mm.lik topu ve makineli tüfeği yerlerinden sökülerek saklanmıştı. Bayrak çekilmemişti. Ambardaki yükün gizlenmesi için hiçbir çaba gösterilmemişti, çünkü İngiliz veya Yunanlar gemiye çıktıklarında yükün üzerini örtmenin ya da ön kısımlarına pamuk balyaları koymanın hiçbir faydası olmazdı. Silahsız gibi görünse de askerî bir gemi olduğu her halinden belli olan bir gemide, pamuk balyaları tuhaf görünebilirdi.
Yüz yetmiş dört piyade tüfeği mermisi sandığı ve kırk sahra topu mermisi sandığı dengeli bir şekilde geminin ambarına yerleştirmişti.
Hareket etmeden önce, tam anlamı ile görev yapamasalar da kıyı boyunca önemli yerlere kurulmuş olan karakol ve gözetleme istasyonlarından düşman gemilerinin hareketleri ile bilgiler istenmişti ama sağlıklı bir bilgi edinilememişti. Görev, her ne olursa olsun yerine getirilecekti.
Mümkün olduğunca gece seyredilmesi tavsiye edilmişti. Gündüz, düşman gemilerinin yanaşamayacakları ve bir geminin gizlenmesini tahmin edemeyecekleri kuytu, koy ve limanlarda beklenilecekti.
Kaptan da dahil bütün mürettebat sivil giyinmişti. Uzaktan bakıldığında askeri bir gemiye benzetilmemesi için güverteye küfe, içi saman dolu çuvallar ve boş sandıklar konulmuş, direkler arasına ipler gerilerek çeşitli sivil giysiler ve çamaşırlar asılmıştı.
Motorun kaptanı Yüzbaşı Necip, hava kararmaya yüz tuttuğunda demir alınmasını ve gün boyunca Trabzon yakınlarında görünmeyen düşman gemilerinin nerede olduklarını umursamadan yarım yol hızla kıyıya paralel olarak gidilmesini emretti. Baş ve kıç fenerleri yakılmadığı için karanlıkta geminin fark edilmesi neredeyse imkansızdı. Kamara pencerelerine ışığı sızdırmayan siyah perdeler çekilmişti. Kaptan köşkü tamamen karanlıktı.
Akçaabat, Vakfıkebir'i geçtikten sonra öğle olmadan Tirebolu'ya ulaştılar. Akşama doğru tekrar demir alarak Ordu'ya doğru hareket ettiler.
Zamanla hava bozmuş, deniz sakinliğini hırçınlığa terk etmişti. Bir an önce Ordu Limanı'na sığınmaları gerekiyordu. Fırtına dindikten sonra Ordu Limanı'ndan ayrılarak İnebolu'ya doğru yola devam ettiler.
Ordu Limanından ayrıldıktan sonra ne hava, ne düşman engeliyle karşılaşmayan 1 No.lu Askeri Motor 28 Ağustos tarihinde İnebolu'ya ulaşmış ve açıkta demir atmıştı.
Mürettebat mutluluktan ağlıyordu. İlk gelen denk kayığından gemiye çıkan Mustafa Reis ve ikinci kayıktan çıkan İlyas Kaptan, Yüzbaşı Necip ve mürettebat ile gözyaşları içinde kucaklaştılar.
Birkaç dakika sonra karınca hamaratlığında bir hareketlenme başladı güvertede. Ambarlardan elden ele çıkarılan sandıklar gemiye paralel bir şekilde yaklaşıp kanca atan kayıklara itina ile istifleniyordu. Yükünü alan kayık süratle kıyıya yöneliyor, yükünü boşaltıp tekrar geliyordu. Beş saat kadar süren hummalı çalışma sonunda motor boşaltıldı. Gelen malzemeler hızla iç kısımlara taşındı ve istiflendi.
RUSYA'DAN İLK YARDIM 3 EKİM 1920'DE GELDİ
Merhum Nurettin Peker'in aktardığı belge ve bilgilere göre, Rusya'dan ilk cephane yardımı ise İnebolu'ya 3 Ekim 1920 tarihinde "Mebruke" gemisiyle geldi.
KAYIK VE KAĞNI MUCİZESİ
Trabzon, İstanbul ve Rusya'dan İnebolu'ya cephane ve her türlü malzemenin taşınması 3 yıl boyunca sürdü. Türk milletinin ölüm kalım savaşı verdiği Milli Mücadele'de umutlar ve emekler boşa çıkmadı. İnebolulu kahraman kayıkçıların yanı sıra Şerife Bacı, Hamamcı Kadı Salih Reis ve nice kahramanların sırtlarında ve kağnı arabalarıyla İstiklal Yolu üzerinden bin bir güçlükle taşınan silah ve cephanelerin cepheye zamanında ulaştırılması sayesinde Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlandı.
Kurtuluş Savaşı'nın başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını; İnebolu'ya Türkiye'nin İstiklal Madalyalı Tek İlçesi unvanını kazandıran kahraman denizcilerimizi ve İstiklal Yolu'nun tüm kahramanlarını minnet ve rahmetle anıyoruz.
Kadir YILDIRIM
(Kaynaklar: N.PEKER, H.B.ŞENEL)