Anasayfa » İNEBOLU
04 Aralık 2020, 19:43 Editör:
BULMAK İSTEDİĞİN GİBİ BIRAK!
Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da yaşayan ama kalbi İnebolu için çarpan bir dostum yanına bir kaç arkadaşını alarak İnebolu'ya gelir. Sonbahar mevsiminin oluşturduğu renk cümbüşünden nasiplenmek ve İnebolu'yu kuş bakışı görebilmek maksadı hasıl olmuş, geriş tepesine çıkmaya karar verilmiştir.
Araçlarla kıvrımlı yollar kullanılarak ve ormanlık alanlar içinden geçilerek geriş tepesine ulaşılır.
Muhteşem İnebolu manzarasının yanı sıra hiçte hesapta olmayan, etrafa gelişigüzel atılmış çöplerle karşılaşılır.
İlk şok atlatılır ve manzaranın keyfini çıkarmak için gelen 5-6 kişilik misafir ekip etrafa yayılır, çöp toplamaya başlar. Çok sürmez, 10 dakikada her taraf çöpten arındırılmıştır. Artık rahat rahat, doğaya karşı insanlık vazifesini yapmış olmanın mutluluğuyla İnebolu manzarasının tadı çıkarılır ve bolca oksijen alan ekip oradan ayrılır.
Evet pek çok insanın örnek alması gereken bir davranıştan söz ediyoruz. Nadir insanlarda görülen bir doğa sevgisi, çevre duyarlılığı...
Egosu olmayan, banane demeyen, neme lazımcı zihniyetten uzak, kompleks yapmayan özel ve medeni insanların davranış biçimi.
Soruyorum aynı havayı soluduğumuz, aynı kültürle yoğurulduğumuz ülkemiz nüfusunun yüzde kaçı bu davranışı sergiler?
Yaşadığı çevrenin türlü türlü nimetlerinden istifade eden her birey gelecek nesillere tertemiz bir doğa bırakmak için ne yapması gerektiğinin bilincinde olmalıdır.
İster eğitim, ister kültür, ister yaşama biçimi diyelim, kendiyle barışık ve o şekilde yetişmiş insanların da var olduğunu görmek-bilmek çok güzel.
Aslında pek alışık olmadığımız bir durum.
Genellikle şunları duymaya alışığız...!
"Yaa buraların pisliğini kimse görmüyor mu? Belediye ne iş yapar kardeşim, şuraya bir adam görevlendirip temizlettiremiyor mu?"
Dolayısıyla nasıl bulmak isteniyorsa, o halde bırakılması gerektiğini bilmeyen, kendi önünü süpürmeyen, her şeyi devletten bekleyen bir toplum haline geldik.
Zevkle piknik yapan fakat kendi çöplerini olduğu yerde bırakan, yaktığı ateşi işi bittikten sonra söndürmeyen, umumi tuvaletleri kullanmasını bilmeyen, yerlere tükürmekten sakınmayan, etrafa gelişigüzel çöp atan insanlarla maalesef bir arada yaşamak zorundayız.
Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir yazıyla öğrendiğim tanımı belki pek çoğumuz bilmiyordur. Paylaşalım ki bilmeyenlerin de öğrenmesine vesile olalım.
"MEDENİ DAVRANIŞ, ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARIN HAKKINA SAYGIDIR."
Evet peki kimlerdir bu "ÜÇÜNCÜ ŞAHIS" diye tanımlanan insanlar.
Birinci şahıs kişinin kendisidir. İkinci şahıs kişinin ailesi, akrabaları, dostları ve tanıdıklarıdır. Yani birinci ve ikinci şahıs olarak tanımlanan kişilerin hakkına saygı göstermek medeni olmaya yetmez.
Üçüncü şahıs tanımı ise kişinin hiç tanımadığı, bilmediği insanlardır ve asıl medeni davranışa, hiç tanınmayan kişilerin hakkına saygı göstererek sahip olunur.
Kişi bunlarla hiçbir yerde karşılaşmamıştır belki de hiç karşılaşmayacaktır. Bu insanlar ilkokul mezunu da olabilir, profösör de; köylü de olabilir, şehirli de; Dili, dini, ırkı, rengi hiç farketmez, bunların hakkına saygı duymak medeni olmanın göstergesidir.
Bu ülkenin kültürüyle yetişmiş insanların yüzde doksanının medeni davranmadığına yine yakın bir tarihte okuduğum haberi örnek gösterebilirim. "İstanbul'da Belgrat ormanlarında 2020 yılı Kasım ayının son hafta sonu yüzlerce insan güzel havayı değerlendirmiş ve piknik yapmıştır. Akabinde pazartesi günü İstanbul Büyükşehir Belediye ekiplerince Belgrat ormanları tabiat parkından 22 ton ziyaretçi çöpü toplanmıştır."
Evet bu çöpler sadece "bazı kendini bilmezlerin yanlış davranışı" değildir. Bu bir milli değer yargısı ve kültür meselesidir. Bu bir aile terbiyesi ve medeniyet sorunudur.
Bu yazının muhatabı hiçbir makam değildir, herkestir. Çünkü herkes ÜÇÜNCÜ ŞAHISTIR.
| Bu haber 25280 defa okunmuştur.