Anasayfa » İNEBOLU
23 Haziran 2023, 21:04 Editör:
AYASOFYA'DA BİR ÖĞLE NAMAZI
Geçtiğimiz hafta sonu, Amcamın torununun evliliğe ilk adımını attığı düğün merasimine katılmak ve mutluluklarını paylaşmak için Tekirdağ Çorlu'ya bir seyahat gerçekleştirdik.
Dönüş yolunda ise İstanbul'a bir kaç saat ayırarak, ibadete yakın tarihte açılan Ayasofya-i Kebir Camisini ziyaret etmeyi ve öğle namazını da Orada kılmayı plânladık.
Tabii ki bu tarih kokan bölgeye gelip, Ayasofya Camiine yürüme mesafesinde olan Sultanahmet Camisini ziyaret etmemek olmazdı. Bu yüzden önceliğimiz Mavi Çinili Cami olarak bilinen Sultanahmet Camisi oldu.
Her gidişimde muhteşem mimarisine hayran kaldığım bu ecdat yadigârı eseri, yine aynı duygularla gezdik ve bu tarihi hazinelerin günümüze kadar gelmesine katkı veren herkese bol bol dualar ettik.
Yine her dinden, farklı ülkelerden akın akın gelen ve rehberler eşliğinde bilgi edinerek bizim kutsal mekânlarımızı ziyaret eden binlerce yerli-yabancı turistlerin yoğun ilgisine şahitlik ettik.
Sultanahmet Camii ziyaretimizi öğle ezanına yakın bitirerek, Ayasofya Camiine doğru yürümeye başladık ve uzun bir kuyrukla karşılaştık. Görevlilere kapıların ne zaman açılacağını sorduğumuzda, öğle ezanından yarım saat önce ziyaretçilere ve namaz kılacaklara kapıların açıldığı bilgisine ulaştık.
Çok beklemeden vakit geldi ve içeriye giriş yaptık. Abdestlerimizi aldık ve Cami kapısından itibaren muhteşem mimarisiyle herkesi büyüleyen, buram buram tarih kokan bu eseri gezmeye başladık.
Etrafımızda ki yüzlerce turist, rehberleri vasıtasıyla eser hakkında bilmediklerini öğreniyor, bizler ise aynı bilgilere sahip olmak için İnterneti kullanıyorduk.
Meselâ Ayasofya'nın, Bizans mimarisi tarzı ve bir bazilika şekli benimsenerek inşa edilip, 537 yılında "Büyük Kilise" ismiyle açılışının yapıldığına, kubbesinin yerden 55.60 metre yüksekliğinde olduğuna, eserin defalarca çeşitli sebeplerle zarar görüp, harabeye döndüğüne, yakılıp yıkıldığına, değişik tarihlerde aynı yere 3 defa inşa edildiğine, yine Mimar Sinan'ın bazı güçlendirmeler ve dokunuşlarla katkı verdiği bilgilerine ulaştık.
Yaklaşık 20 dakika Ayasofya Camisinin manevi ikliminden istifade ettik ve öğle ezanının başlamasıyla namaz kılmak için safta yerimizi aldık. O arada, Ayasofya Camisinde görev yapan imam yada müezzinlerden birisinin İnebolu ile anıldığı aklıma düştü. Yerimizden kalkıp, Müezzin mahfelinde oturan kişiye,burada İnebolulu bir görevlinin olup olmadığını sorduk. Meğerse aradığımız müezzin O'ymuş. Kendisinin Seydilerli olduğunu ve Evrenye Kuran Kursunda hafızlık eğitimini aldığını söyleyip, hemen bizleri yukarıya, Müezzin mahfeline çağırdı. Tanıştık ve 5 dakika kadar hasbihal ettik Şükrü Asıleren hocamızla. Sıcakkanlı ve samimi davranışıyla kısa sürede gönlümüze girdi, hele hele muhteşem sesi ve kıraatiyle bizleri mest etti. Kendisinin TRT de yayınlanan Kuran okuma yarışmasında ikinci olduğunu öğrendik. Muazzam performansıyla pek çok programa damgasını vurduğu bilgisine ulaştık.
Hiç aklımıza gelmeyecek bir yerde, yani müezzin mahfelinde Öğle namazımızı eda ettikten sonra Şükrü Asıleren hocamızla vedalaştık, İnebolu'ya geldiğinde uğrama sözü aldık ve Ayasofya Camiinden ayrıldık.
Yolcu yolunda gerek, istikamet İnebolu diyerek yolculuğumuz başladı ve hayırlısıyla memleketimize ulaştık.
| Bu haber 2052 defa okunmuştur.