İnebolu her zaman denizle anılır, deniziyle, kayıkçısıyla öğünür. Duvar çekip, yolu yükselterek İnebolu’nun denizle bağlantısını koparmanın hangi akla hizmet ettiğini anlamak mümkün değil.
Çocukluğumuzdan beri var olan, göz zevkimizin aşina olduğu denizi görme, denizle iç içe yaşama alışkanlığımızın önüne set çektiler, duvar ördüler, yolu yükselterek çarşı merkezimizle kot farkı oluşturdular.
Yapılmakta olan yolun, denizi doldurma işleminin ve denizle yol arasında çekilen duvarın hangi firma tarafından yapıldığını, projenin ne olduğunu, projeyi kimin çizdiğini, işin başlama ve bitiş süresinin tarihlerini, yapılan işi kimin denetlediğini anlamak ve öğrenmek amacıyla o bölgede bir pano aradım. En azından proje o panoda halk tarafından görülür, bilgi sahibi olunurdu. Maalesef böyle bir zahmette bulunmamışlar.
Yine o bölgede gezerken, köprünün Meydancık denilen kesimdeki ev ve işyerlerinin yol yükseltme işleminden sonra yolun çok altında kaldığını gözlemledim. Orada ikamet eden birkaç kişi ile görüştüğümde ortak fikir olarak projenin yanlış olduğunu, bir mühendislik zafiyetinin görüldüğünü ve bize sorulsaydı bu proje böyle olmazdı şeklinde görüşlerini dile getirdiler.
Bu projelerin icraata geçirilmeden önce eğrisiyle doğrusuyla masaya yatırılıp tartışılması gerekmez miydi?
50-60 yıl önce yapılan eski duvar, kavisli dalgakıran şeklinde düşünülmüş ve başarılı bir şekilde hem yol korunmuş, hem de denizin önü kapanmamış.
Günümüzde modern kıyı duvarları elde etmek için, eğimden kaynaklanan sorunu ortadan kaldırma, düşük enerjili dalga yapısını yok etme, rüzgar kuvvetini dağıtma gibi bir çok yapısal malzemeler üretiliyor ve deniz duvarları çok güçlü hale getirilebiliyor.
Topraklarının dörtte üçü deniz seviyesinin altında olan Hollanda, okyanusun dalgalarını yüksek setlerle önlemeye çalışsa da bunu başaramamış ve ileri teknoloji kullanılarak, mühendislik harikası projeler üretip hayata geçirmişler.
Artık;
Çarşı merkezinden,
Zafer Yolu Caddesinden,
Mehtap Pastanesinden,
Öğretmenevinden,
Denizi göremeyeceğimize göre,
HEP BERABER YARBAŞI’NA ÇIKALIM,
UZUN UZUN DENİZE BAKALIM…