O benim büyük çocuğum gibi...27 Nisan 1990 yılında doğdu. Geçtiğimiz cumartesi günü doğum günüydü. Sanki dün gibiydi doğumu...Askerden geldikten sonra Allah'ın nasip ettiği, Canım Babam'ın açıverdiği, ekmek parası ve çocuklarımın rızkını kazandığım PALMİYE'den bahsediyorum. Otuzuncu yaşını kutlamakla gururlanıyor, binlerce kez Allah'a şükrediyorum. Sağımızda solumuzda yarım asırı devirmiş yada bir asırlık geçmişi olup babadan-dededen devraldığı bayrağı aynı heyecanla devam ettiren işletmelerin olduğu İnebolu piyasasında 30 yılında azımsanmayacak bir zaman olduğunu düşünmeden edemiyorum. Geriye doğru dönüp baktığımda yaşanan acı-tatlı binlerce hatıra gözümün önünde canlanırken, severek yaptığım işimden her zaman aynı ölçüde zevk aldığımı da herkesin bilmesini istiyorum. Bu konu hakkında yazılacak o kadar çok şey varken, 30 yıldır en büyük destekçim olan kardeşim Cüneyt Yağcıoğlu'nun, kullandığı sosyal medya aracılığıyla 27 Nisan günü paylaştığı yazının üzerine pek fazla bir şey yazılmamasının daha doğru olacağını düşünüyor ve bu yazıyı okuyucularımla aynen paylaşıyorum.
Hiç unutmam 9 yaşındaydım...
Evde yeni işyerimizin açılacağı konuşuluyor, nasıl bir yer olacağından bahsediliyor, çocuk halimle bende bile heyecan uyandırıyordu.
O dönemler Babamın içkili lokantası vardı ve abim orayı hiçbir zaman sevemedi. Sevilecek bir iş te değildi zaten. Abimin çocukluğu ve gençliği okul dışında hep orada geçmiş. Ben çocuktum ama hiç farketmiyor, benim de tatil günlerim orada geçiyordu.
Evet Abimin ilk hedefi içkili lokantayı Babama kapattırıp yeni bir içkisiz lokanta ile hayata atılmaktı. Bunun için de yeni açacağı işyeri çok önemliydi. Bunu da başaracaktı ileriki yıllarda...
Abimin Ziraat okulunda okuması, bitkilere ve ağaçlara özel ilgi duyması bu ismi seçmesine sebep olmuş, 27 Nisan 1990 günü PALMİYE doğmuştu.
Emek, azim, gayret ve özveri gerektiren, sabır, titizlik ve istikrar isteyen lokantacılık mesleğinin kolay bir iş olmadığını zaman gösterecekti.
İşyeri açılırken patron olup sadece kasada para alacağını düşünen ve Babama bunu aynen dile getiren abim, ilerleyen günlerde gerektiğinde yemek, ızgara ve pide yapan, bulaşık yıkayan, garsonluk yapan biri olunca ne kadar yanıldığını anlamıştı. Mecburiyet insana her şeyi öğretiyordu.
Düşünüyorum da 30 yıl boyunca her sabah saat 6'da dükkanı açmak ve bıkmadan, usanmadan binlerce insana hizmet etmek kolay bir iş değil. Palmiye seninle var oldu, 30 yılda marka halini aldı.
Sevgili abim senden çok şey öğrendim, öğrenmeye de devam ediyorum. Sabrına ve hoşgörüne hayranım. Dürüstlüğünden ve ilkeli duruşundan hiçbir zaman taviz vermedin.
Allah seni başımızdan eksik etmesin.
Sağlıklı ve mutlu bir ömür dilerim.
Maşallah ve Amin diyen herkesten Allah razı olsun.
İki kelimede ben karalayayım dedim, bir baktım benimde edebiyatla aram iyiymiş. İleride sana rakip bir köşe yazarı daha mı çıkıyor bilemem abi...