Bu da nerden çıktı diyenler olabilir...
Unutulmaması gereken bu Hadis-i Şerif'i hatırlatmak, belki de bazılarının işine gelmeyebilir...!
"Helal-Haram ver Allah'ım, bizim çocuklar yer Allah'ım" cümlesini hayat tarzı haline getirenler, daha dikkatli okuyup feyz alabilir.
Aldanmak istemeyenlerin, öncelikle aldatma gibi bir düşünceden sıyrılması gerekebilir.
Evet; geçtiğimiz günlerde işyerime gelen iki kişi ile yaptığımız sohbet insanların alışveriş sırasında nelerle karşılaştığıyla ilgiliydi. İstanbul'dan ilçemizi ziyarete gelen misafirler dönüş hazırlığı yaparken herkes gibi birşeyler götürmek istiyor ve almak istedikleri ürünle ilgili anormal bir durumdan olumsuz etkileniyorlardı.
İnebolu'da pazarda ya da pazar dışında satışa sunulan sarımsağın Taşköprü sarımsağı olduğu varsayılıp aksi hiç düşünülmüyor, satıcıya "sarımsak Taşköprü'nün mü?" diye soruluyor, maalesef beklenen " Evet Taşköprü sarımsağı" cevabı verilmiyor, küçük bir tebessümle karşılık veriliyordu. Satıcının net davranmaması alış veriş yapanlarda kuşku uyandırıyor ve alıp almama konusunda tereddüt yaşanmasına neden oluyordu.
Elbette İnebolu'da ya da bölgemizde satılan sarımsağın Taşköprü sarımsağı olmasından daha doğal ne olabilirdi. Fazla para kazanmak için farklı bölgelerden daha ucuz temin edilen sarımsağın Taşköprü sarımsağı ismi kullanılarak satılmaması gerekiyordu. Coğrafi işaret alarak değeri artan, kendine özgü aroması ve kalitesiyle tercih sebebi olan Taşköprü sarımsağı başlı başına bir markaydı çünkü...
Rekoltenin düşük olduğu, ya da sarımsak fiyatının çok yükseldiği yıllarda elbette başka yerlerin ürünleri getirilip satışa sunulabilirdi. Fakat doğru olan uygulama ürün nereden getiriliyorsa, üzerine oranın etiketi koyulup satılmasıydı.
Gaziantep, Adana, Balıkesir'den gelen ürüne Taşköprü sarımsağı etiketi koymak insanları aldatmaya girer ve helal kazanca haram karıştırılmış olur. Tabii ki işini düzgün yapan, ticaretine yalan karıştırmayan ve hileli üründen uzak duran ticaret erbabına sözümüz olamaz.
Bu davranış sadece sarımsakla sınırlı değildir. Çiftlik yumurtası sepete koyulup samanla karıştırılır, köy yumurtası görünümü vererek satılırsa bu da aldatmaya girer. Tereyağına margarin ya da patates püresi karıştıranlar sadece kendilerini kandırırlar.
Ürünün gösterişlisi ile göz boyayıp, kötüsünü müşteriye veren o anlık kazandığını zanneder ama kaybeden kendisi olur. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün...
Pazarda yaşadığı bir hadiseden dolayı Peygamber Efendimiz (A.S) "Bizi aldatan, bizden değildir" cümlesiyle satıcıları uyarmış ve konuşurken yalan söyleme, söz verdiği zaman cayma ve emanete hıyanetlik etme davranışlarının münafıklık alameti olduğunu buyurmuştur.
İslamiyet hiç bir şekilde hile ve aldatmayı kabul etmez. Bu konu Kur'an-ı Kerim'de şöyle ifade edilmiştir.
"Onlar kendi akıllarınca güya Allah'ı ve müminleri aldatırlar. Hâlbuki onlar, ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir."