1982-1986 yılları arası Çankırı Ziraat Meslek Lisesinde geçen eğitim hayatım sürecinde hocalarımız sık sık şu cümleyi kullanır, o zamanlar pek bir anlam veremezdim...
"Ürettiğiyle kendi kendine yeten yedi ülkeden biriyiz."
Anlatılmak istenenin çok açık ortaya konduğu bu ifadenin günümüz için kullanılamadığını görüyor ve nasıl bu duruma düşüldüğü ister istemez merak konusu oluyor.
Mutfakların olmazsa olmazı ayçiçek yağı fiyatının son günlerde neredeyse iki katına çıkması dışa bağımlı olduğumuz gerçeğini haykırıyor.
Öncelikle İlimiz Kastamonu pek çok tarım ürününün yetiştiriciliğinde adından söz ettiriyorken günümüzde bu özelliğini yitiriyor.
Meselâ meyvecilik Kastamonu'da nasıl bitme noktasına geldi?
Türkiye'de ilk açılan Ziraat Okullarından biri olan Gölköy Ziraat Lisesinin kapısına kilit vurulunca, uygulamalı bir eğitim kurumunun ve sertifikalı üretimin de önü kapanmış oldu.
Yine Gölköy'de ikibin dekar arazi üzerinde meyve fidanı yetiştirilip Türkiye'nin dört bir yanına gönderiliyorken ibre tersine döndü.
Geçtiğimiz günlerde Samsun'dan getirilen Amasya elması fidanları Kastamonu çiftçisine yarı bedelle dağıtıldı.
Meyvecilik eğitimi almak isteyen Kastamonulu üreticiler, Isparta Eğirdir Meyvecilik Araştırma Enstitüsüne gidiyor. Kastamonu'dan sonra açılan Ziraat Okuluna sahip çıkan Isparta, meyve fidanı üretiminde de adından söz ettirmekle kalmıyor, her taraftan gelen üreticinin eğitim almasını sağlıyor.
Yine geçtiğimiz günlerde Kastamonu, Daday ve birkaç ilçeye Amasya'dan budamacılar geliyor. Bu durum elde kalan az sayıdaki meyve ağaçlarını budayacak insanın bile kalmadığını ortaya koyuyor.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu...
Gerçi bir kaç yıla kadar budanacak meyve ağacı da kalmayacak gibi duruyor.
Kuruyan meyve ağaçları odun oluyor.
Meyve bahceleri yerini bir bir mısır tarlalarına bırakıyor.
Sonuç olarak üretim azalıyor. Tüketim ise hız kesmeden devam ediyor.