Mübarek ve faziletli bir ayın, Kur’an ve oruç ayının rahmet gölgesi üzerimize düşmüş bulunuyor. Bizleri bu aya kavuşturan Allah(c.c)’a hamdolsun. Ramazan ayı, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkaran, insanları en doğru yola ileten Kur'an-ı Kerim’in indirildiği bir aydır. Rahmet ve mağfiret ayı olan Ramazan’a “Kur’an Ayı” da denilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirilmektedir:
Ramazan ayı, insanlara yol gösteren, hidâyeti, doğruyu ve yanlışı ayırt edip açıklayan Kur'ân'ın indirildiği aydır. İçinizden kim o aya yetişir(ayı görür)se oruç tutsun. [1] Ramazan kelimesi arapça bir kelimedir. Bu mübarek aya Ramazan isminin verilmesindeki hikmet şöyle belirtilmiştir: Ramazan kelimesi yaz sonunda, güz mevsiminin evvelinde yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur manasına
"ramdâ" kelimesinden gelmiştir. Bu yağmurun yeryüzünü temizlediği gibi, Ramazan ayı da müminleri günah kirlerinden temizler.
[2] Kâinatın yegâne sahibinin, Kitapların en yücesini, zamanların en değerli olduğu dilimde, insanların en mübareğine indirmeye başladığı bu ay; bağışlanma, rahmet ve ihsan ayıdır. Bu ay, bir yıllık maddi ve manevi kirlerden temizleneceğimiz, manevi duygularımızın coştuğu, tevbe edip hakka yönelme şuurumuzun geliştiği maddi ve manevi bir terbiye ayıdır.
Şair bu gelişi şöyle ifade eder:
Müjde mü'minler size ihsân-ı rahmandır gelen
Şânına ta'zim için bu mâh-ı gufrandır gelen
Ondadır feyz-i hidâyet ondadır afv ü kerem
Kadrini bil mevsîm-i inzâl-ı Kur'an'dır gelen
Iyd-ı ekber her günü kadr-i mübârek her gece
Ehl-i imâna ne mutlu lutf-ı sübhandır gelen
Zulmet ü kasvetten âzâd etmeye sâimleri
Nûr-ı İslâm nûr-ı îmân nûr-ı irfandır gelen
Ahmed Hamdi Akyürek
Dinimizin beş temelinden biri olan oruç ibadeti bu ayda üzerimize farz kılınmıştır.
İçinizden kim o aya yetişir(ayı görür)se oruç tutsun. [3]
Hz. Peygamber(sav) de orucun farziyetini ifade etmek için şöyle buyurmuştur:
“İslam beş esas üzerine kurulmuştur. Allah’tan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammed’in O’nun elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, hacca gitmek ve Ramazan orucunu tutmaktır.”[4] Ramazan ayının faziletine dair Efendimiz (sav) şöyle buyurmaktadır:
"Ramazan ayı girince göklerin kapısı (başka bir rivayette Cennetin kapıları) açılır, Cehennemin kapıları kapanır, şeytanlar zincire vurulur" [5]
Ramazan ayında oruç tutan kimselere çok ecir ve sevap verilecektir. İşte bu onlar için cennetin kapılarının açılması anlamındadır. Ramazan ayı girince müminler oruç tutmaya başlarlar, daha önce işlemeye devam ettikleri kötülüklerden ve günahlardan uzak dururlar. Kendilerine bir çeki düzen verirler. Böylece cehennemin kapıları kendileri için kapanmış olur. Ramazan ayı girince orucu adabına riayet ederek güzelce tutan kimselere şeytanlar musallat olamaz. Orucu adabına riayet ederek tutmak demek; sadece yemekten, içmekten midemizi kesmek değil; bununla beraber dili, gözü, kulağı ve diğer organları kötülükten korumaktır.
Ramazan ayı, kulların günahlarından arınmasına sebep olur
Hz Peygamber(sav),
“Niyet ederek ve ecrini Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutan kişinin geçmiş günahları affolunur”[6]müjdesini vermektedir. Bu müjde ancak niyet ile gerçekleşir. Oruçlu kimse oruca niyet ettiği gibi bu oruçla Allah’ın rızasını, rahmet ve mağfiretini de dilemelidir.
Selman (r.a) şöyle anlatmıştır;
Rasülullah (s.a.s) bir Şaban ayının son gününde bize şöyle hitab etti:
"Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ayın gölgesi üzerinize bastı. O ayda bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır. Allah o ayda oruç tutmayı farz kıldı. Geceleyin ibadet yapmayı (teravih) kılmayı nafile kıldı. O ayda bir hayır işleyen kimse diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur. O ayda bir farz işleyen ise diğer aylarda yetmiş farz işleyen gibidir. O, sabır ay'ıdır, sabrın karşılığı ise Cennettir. O, yardımlaşma ay'ıdır. O ayda müminin rızkı bollaştırılır. O ayda kim bir oruçluyu iftar ettirirse bu, günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden kurtulmasına sebep olur. Aynı zamanda oruçlunun sevabı kadar sevap verilir. Oruçlunun sevabından da bir şey noksanlaşmaz. "
Ashab;
"Ya Rasülullah! Hepimiz oruçluyu iftar ettirecek bir şey bulamıyoruz" deyince Rasulullah (sav):
“Allah bu sevabı oruçluyu kuru bir hurma ile veya bir yudum su ile ya da bir yudum süt karışığı ile iftar ettirene de verir. O öyle bir aydır ki; evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu da Cehennem ateşinden kurtuluştur. O ayda köle ve hizmetçilerinin yükünü hafifleten kimseyi Allah bağışlar ve Cehennem ateşinden kurtarır"[7] buyurmuştur.
Ramazan ayında üzerimize farz olan orucu eksiksiz ve adabına uygun olarak tutmalıyız. Ramazan'a mahsus bir ibadet olan Teravih Namazını kılmalıyız. Mümkünse her zaman, hiç değilse Ramazan ayında beş vakit namazı camide cemaatle kılmaya çalışmalıyız. Kur'an-ı Kerim'i okumayı biliyorsak ay boyunca hatmetmeye çalışmalıyız. Camilerden Televizyonlardan ya da internet ortamından okunan mukabeleleri dinlemeliyiz. Bu seneki ramazan ayının teması
“Şifa Ayı Ramazan” olarak belirlenmiştir. Salgın hastalıklarla mücadele ederek geçirdiğimiz 2. Ramazan ayında günahlarımıza tevbe etmeli, Allah'ı çokça zikretmeliyiz. Bu hastalıktan bizi kurtarması için Allah’a dua etmeliyiz. Rahmet Peygamberi Efendimiz’e (sav) çokça salâvat getirmeliyiz. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde:
"Ramazanda Allah'ı zikreden bağışlanır ve Allah'tan isteyenin isteği geri çevrilmez."[8] buyurmuştur. Bu ayda mümkünse çok hayır ve hasenât yapmalı, çok sadaka vermeliyiz. Kur’an-ı Kerim’in dünya semasına indirildiği bu mübarek ayı iyi değerlendirmeli ve
“Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.” emri mucibince kulluk hayatımızı Kur’an terbiyesi istikametinde bu ayda bir daha gözden geçirmeliyiz.
Telat ERGİN
İlçe Müftüsü
[2] M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, I, 643-4.