İnebolu Anadolu’nun kuzeyinde, Karadeniz kıyısında bir liman kentidir.
İnsanlar deniz vasıtaları kullanarak ticaret yapmaya başladıktan sonra artan bir şekilde, Anadolu’nun
dışarıya açılan giriş ve çıkış kapısı olmuştur.
İnebolu’ya ilk yerleşenlerin denizden gelen korsanlar olduğu çeşitli tarih kitaplarında yazmaktadır. Poyra altı ( Boyranaltı ) mevkiinde yerleşim kurup İnebolu’yu sayfiye (tatil) kenti olarak kullanmışlar.
1860 dan sonra Osmanlı’nın karayolu hamlesi başlatması, Çankırı ile İnebolu arasında yol yapılması, Çankırı’nın kaya tuzunun önce İnebolu’ya getirilip sonra gemilerle Sivastopol’e (Rusya) götürülüp, dönüşte fıçılarla gazyağı getirildiği ve ticaretin arttığı yıllarda (1866) İnebolu Belediyesi kurulmuştur.
Deniz taşımacılığı 1650 li yıllara kadar sadece kürekli gemilerle yapılmış. Daha sonra yelken icat edilmiş ve gemiler rüzgar gücüyle de hareket eder hale gelmişler. Son 150 yıldır da buharın bulunmasıyla, makinelerle hareket ederek bu günlere geldik.
İnebolu Belediyesinin kurulduğu yıllarda gemilerde kürek ve yelken bir arada kullanılmaktadır. Kürek sayısına (oturak sayısı) göre isimleri ve büyüklükleri farklıdır. Genel de Kadırga (Çektiri ) adıyla anılırlar. Gemilerin hareketi kürek çekerek sağlandığı için Çektiri adı verilmiştir. Bir başka düşüncede: Gemi yüklendikten sonra “bu yükü nereye çekelim” sözünden yola çıkarak Çektirme adı verildiği iddia edilmekte.
Kürek sayısına göre:
10-17 kürekli – Firkate
17-19 kürekli – Pergandi
19-24 kürekli – Kalite
25 kürekli – Kadırga
25-35 kürekli – Baştarda
Osmanlı’da Evrenye’de donanma için Kadırga (Çektiri) lerin yapıldığını biliyoruz. Bölgede bol bulunan özellikle Kestane ağacı gemi yapımının en önemli hammaddesidir.
25 oturaklı Kadırgalar büyük ve hantal olduğundan sadece savaşlarda kullanılmış daha küçük olanları kıvrak ve manevra kabiliyeti de olduğundan ticaret ve yük taşımacılığında da kullanılmıştır. Tuz çok değerlidir. Karadeniz’deki Karakol gemileri (yelkenli kürekli çektiri) tuz kaçakçılarının peşindedir. Evrenye önlerinde , 2006 yılında bir balıkçının ağına takılan 3 metre boyundaki tek kişilik kanonun yapılan araştırma sonucu 3000 yıllık olduğu tespit edildi. Bu kano İnebolu denizcilik geçmişinin adeta nüfus kağıdıdır.
Mühür okur yazarlığın az olduğu Osmanlı’da parmak basmak yerine imza atmak için de kullanılmıştır. Hatta İnebolu’lu gemi sahibi Hacı Kara Mandal’ın yaptırdığı mühür kitaplara bir deyim olarak geçmiştir.
Eminönü’nde Yeni Cami önünde İnebolu’lu denizci mühür kazıması için mühürcüye der ki : Ben İnebolu’luyum, bize Hacı Kara Mandal oğulları derler, deniz de teknem var, sandalım var, evim var, tarlam var, yaz, yaz der. Bunların bir mühürde yer alması mümkün değildir. Oradan geçen bir şair işi kolaylaştırır: “Essefinetü meas-sandal,motorcu Hacı Kara Mandal” (Gemi arkasında sandal. ) Böylece gereksiz uzun ifadeler için “Hacı Mandal mührü gibi olmasın derler. O günün şartlarında her kişi ve kurum kendisini mühürle ifade etmektedir.
(1995-2009) İnebolu Belediye Başkanı İdris Güleç eski belediyenin üst katında bir mühür bulur. Mühür üzerinde 13 kürekli bir Çektiri resmi olup, İnebolu Belediyesi yazmaktadır. Bu mühürden yola çıkarak, Çektiri resminin yan tarafına kahraman denizcilerimize İnebolu adına verilen İstiklal madalyası resmi eklenir. Tekrar tasarım yapılır ve bu gün kullanılan logo ortaya çıkar
Sonuç olarak: Logo üzerindeki 13 kürekli Çektiri resmi İnebolu’nun denizciliğini, ticaretini, tarihi ve kültürel zenginliğini ifade eder. İstiklal Madalyası resmi de, Kurtuluş Savaşımızda varlık gösteren kahraman denizcilerimizi ve İnebolu halkını temsil eder.
Mustafa Sıtkı FAKAZLI
Diş Hekimi
Yerel Tarih Araştırmacısı