Geçmişten günümüze uzanan deforme olmamış örf ve adetlerimizin yaşatılmasına ne kadar gayret sarf ediyorsak, birbirinden görme sonucu uygulanan bazı davranışların da git gide adet haline geldiğini görüp terk etmeye çalışmamızın doğru olacağını kabul etmeliyiz.
Günlük yaşamımız devam ederken ansızın şaşırtıcı bir haber aldığımız çok olmuştur. Bu haberlerin en üzücüsü şüphesiz ki bir yakınımızın ya da komşumuzun vefat haberini almamızdır. Evet, bize nefesimiz kadar yakın olan ölüm her gün hoşbeş ettiğimiz, selamlaştığımız, pek çok anıları birlikte yaşadığımız bir tanıdığımızın kapısını çalmıştır. İnsan olmanın gereği olarak yapmamız gereken dinimizin emrettiği şekilde davranarak acısı taze olan cenaze sahiplerine taziyede bulunmak, yanında olup yalnız olmadıklarını hissettirmektir.
İnebolu’da büyüklerimizden gördüğümüz bazı güzel alışkanlıkların azaldığını, hatta yok olmaya yüz tuttuğunu, bunun yerine farklı davranışların adet halini almaya başladığını gözlemliyor ve biraz bunlardan bahsetmek istiyorum.
Eskiden cenaze yakınlarının acılı gününde yemek yapmakla uğraşmadığı, komşuların, tanıdıkların bunu düşünerek tencere tencere yemekler getirdiği, günümüzde bu alışkanlığın azaldığı, en kötüsü ise cenaze sahiplerinden bazı beklentilerin ortaya çıktığı görülüyor.
Durumu müsait olan ya da olmayan herkesin cenaze merasimine katılanlara mezarlıkta kıymalı pide, ayran dağıtması adet halini alıyor.
İnsanımız birbirinden geri kalmamak için yapacak maddi imkanı olmasa da kendini mecbur hissediyor ve gördüğünü uyguluyor. Bu alışkanlıklar hurafeye doğru gidiyor ve terk edilmesi gerekiyor. Biraz araştırılırsa mezarlıkta yemek dağıtılmasının dinimize uygun bir davranış olmadığı öğrenilecektir. Müftülüklerin bu konu hakkında halkımızı uyarması ve bilgilendirmesi zorunlu hale gelmiştir. Buna ilave olarak musallada cenaze varken ve mezarlıklarda gömme işlemi devam ederken cemaat arasında bazıları gülerek veya yüksek sesle sohbet ediyorlar. Davranışlarımızın ölçüsüne dikkat etmemiz gereken yerlerin başında gelen cenaze merasimlerinde daha seviyeli bir tutum içinde olmalıyız.
Yine toplum olarak sorgulamamız gereken konulardan birisi de vatanına, milletine faydalı, annesine, babasına ve büyüklerine saygılı, örf-adet ve gelenek-göreneklerine bağlı nesiller yetişiyor mu?
Vicdan duygusu olan, hal hatır soran, yardımsever, misafirperver, ahlaklı, edepli ve terbiyeli bireyler bir toplumun en önem verdiği değerleri olmalıdır.
Toplu taşıma araçlarında yaşlılara, büyüklere, hastalara yer veren, aynı apartmanda yaşayıp birbirine saygılı olan bir nesil birlikte yaşama ve toplumsal kuralları uygulama konusunda doğru adım atmış olur.
Her bireyin, her ailenin, her yörenin veya her toplumun kendine göre benimsediği örf ve adetleri vardır. Önemli olan toplumun bütününü kapsayan kurallara uyulmasıdır. Çünkü bir toplumun gelişebilmesi için geçmişine, örf ve adetlerine sahip çıkması gerekir.