İnebolu'ya ilk yerleşim Boyran altında olmuştur. Tarihten bize miras Ceneviz Kalesi bu günkü mevcut yoldan en az 50 metre geride yapılmış. Zamanla, İslam tepesi eteklerinde, sahile sıfır
evler yapılmaya başlanmış.
İnebolu’da deniz ile kara bir uyum içinde 60 sene öncesine kadar gelmiş. İnebolu Çayı ve Kızılkara Çayı’nın taşıdığı malzeme, bazı yerde 150, bazı yerlerde 200 metrelik, çakıl ve kumdan oluşan bir sahil oluşturmuştu.( Bu gün itibariyle dondurmacının önüne yığılan kumun, sahilin tamamında olduğunu hayal edin.)Bu genişlikteki sahilde, fırtına olduğunda oluşan dalgalar, yola ulaşamadan sönümleniyor ve bir sorun oluşturmuyordu.
1960 yılında araba yolu tek şerit ve Cünürye yol ağzına kadardı. Kızılkara’ya kadar araba yolu yoktu. Kenardan patika yol vardı. Elektriği de yoktu, yerleşimde olmadığından geceleri kapkaranlık bir köy gibiydi. Sahilde sadece Cünürye yol ağzının biraz ilerisinde, deniz kenarında Sadullah’ın kereste fabrikası, biriketçi Ali ve biriketçi Sabri’nin briket atölyesi vardı. Nitekim, Zarbana, Kayran, Meset, Fakaz sahil yolu 1972 yılında ulaşıma açıldı.
1965 yılında dönemin Belediye Başkanı Celasin Karakocaoğlu, yolu Kızılkara’ya kadar uzatıp, İskelle altından motorlu sandallarla getirttiği parke taşlarıyla zeminini döşetmişti.
Boyran yolunun deniz kenarında bahçeler vardı. Kumlu toprakta sebze yetiştiriliyordu. İncir, kavak ağaçları vardı. İnek güdülürdü. Sadece kumda yetişen dikenli çöl bitkileri vardı. Çıplak ayakla yürünmez ayağımıza batardı.
Gazhane (Düğün salonu) önündeki düzlük 1926 da İnebolu’nun ilk futbolunun da oynandığı Meydancık adı verilen yerdir. Açık hava toplantıları burada yapılırdı. Bayramlar, büyükler, gençler, çocuklar tarafından çeşitli etkinliklerle burada kutlanırdı. Hemen yanı başına yapılan Boyran Camii Karakocaoğlu ailesi tarafından 1958 yılında tamamlanmıştı.
İnebolu’daki yapı stoğu 1960 yılına kadar, tamamen taş ve ahşaptan oluşan binalardan, aşı boyalı evlerden oluşuyordu. Sonra beton kullanılmaya başlandığında, gerekli olan kum ve çakıl deniz kenarından alınmaya başlandı. Sadece İnebolu değil çevre ilçeler ve Kastamonu’ya kadar kum gitti. Hatta türkülere konu oldu.” İnebolu’dan kum gelir”.
Maden ocağı gibi, içine kamyon girdiğinde yoldan görünmeyecek kadar derin, bitmez sanılan kum ocaklarından, önce kum alındı, sonra çalındı ve günün birinde kum bitti. Bu dönemde, Kaymakam, Belediye, Siyaset üçgeninde türlü tartışmalar yaşandı.
1970 yılında İnebolu ilk prefabrik yapı ile tanıştı, ve 1968 de açılışı yapılan, ikinci Hastane arsasından çıkan toprak, deniz kenarına dökülüp düzlendikten sonra, üzerine Belediye Moteli yapıldı. (Sonra yanına çay bahçesi.)
1985’li yıllarda Belediye Başkanı Hulki Yeğin zamanında Kızılkara’ya kadar bir şerit daha eklenerek yol iki şerit haline getirildi ve yol kenarındaki bahçelerin ağaçların hepsi ortadan kalktı.
1970’li yılların başlarında Cami’nin doğu tarafına Orman kampı yapıldı.( Bu günkü adı Osman Sungur Belediye tesisleri). Onun doğusuna prefabrik motelin yanı başına işletenin ismiyle( Çağlar) anılan çay bahçesi yapıldı. Caminin batı Tarafına Özel İdare tarafından Kasturtaş motel yapıldı. (Bugünkü adı Gardenya Otel). Onun da batısına Heyamola Restoran Yüzme havuzu, daha ileriye Odun kafe, derken sahil neredeyse doldu.
2004 yılında, zamanla azalan kum nedeniyle, iyice yola yaklaşan Karadeniz, gene azdı. 6-7 metrelik dalgalar sahilde önemli tahribat yaptı. Kum alınmış, deniz iyice yola yaklaşmış ve önünde topraktan başka engel olmadığından, yumuşak toprağı oyarak Hamdi Öner’in evinin önüne kadar gelen dalgalar yolu yer yer tahrip etti. Kızılkara’da köprüye yakın bölümde de, yolu oyarak Ahmet Kızılkara’nın evinin önüne kadar geldi. Ulaşım kesintiye uğradı.
Belediye Meclis Üyesi olduğum bu dönemde, talebimiz üzere Ankara’dan derhal Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım İnebolu’ya geldi. Yerinde incelemeler yapıldı. Koruyucu tahkimat duvarı yapılması kararı alındı. Sahilin görüntüsünü (estetiğini) bozmayacak denize girmeye engel olmayacak, ama fırtınada dalgalara dur diyecek tahkimatın planı, teknik ekip tarafından yerinde çizildi. Bu esnada ben de oradaydım. Yerel olarak katkı verdim.
Köprübaşı’ndan Karayolları binası önüne kadar tahkimat duvarı ihale edildi. İhaleyi kazanan müteahhidin evraklarının eksik çıkması üzerine 2 sırada bekleyen dürüst müteahhide sıra geldi, ve 200 metrelik ilk kısmı çok düzgün ve sağlam bir şekilde yaptı. Gardenya’nın önünde olan bu duvar, son fırtınada kumun dalgalar tarafından sürüklenmesiyle iyice açığa çıktı ve, projenin, daha önce kumun altında kalan, görünmeyen detayları, bu gün örnek alınacak şekilde görünüyor.
Daha sonraki müteahhit çok düzgün bir iş yapmadı, tarafımdan ve meclis üyelerinin bulunduğu bir ortamda yerinde uyarıldı. İşi durdurduk. Tüm gayretlerimize rağmen, bölüm bölüm duvarın bazı kısımları, harçsız, sığ ve yetersiz yapıldı. Duvar yapılmasına rağmen bugün sorun yaşanan, dalgaların patlattığı bir kaç yer, o günkü eksiklikten kaynaklanmaktadır
Karayollarından Kızılkara Köprüsüne kadar olan kısım da, Karayolları tarafından daha da yükseltilerek, neredeyse yoldan deniz görünmeyecek yaklaşık 5 metre yükseklikte estetikten yoksun bir şekilde tamamlandı. Bu gün tabii ki önünde hiç kum kalmamasına rağmen, burada sorun yaşanmadı ve yola deniz taşmadı. Ancak bu proje deniz kenarının tamamında, İnebolu Çay ağzına kadar üstte anlatıldığı gibi yüksek yapılsaydı, Boyran altında denize girmek için tüm sahile, 5 metrelik dik bir merdivenden inmek gerekecekti.
Bu güne gelirsek, Karadeniz alışkanlığı olduğu üzere aynı fırtınayı tekrarladı. Duvarlar denize karşı karayı savundu. Deniz, altını oyamadığı duvarların önüne kum yığarak, görünmez hale getirdiği tahkimatın, üzerinden atlayarak taştı ve önündekileri sürükledi.
Yapılan tahkimat sonucu, duvarın altını oyamayan deniz, sahilin doğu istikametine, kumu yığarak duvarın üzerine kadar yükseltti ve onu da aşarak yolun karşısındaki duvarı ve dükkanının camını kırdı. (Sosyal medyaya güvenlik kamerası görüntüsü yansıdı). Osman Sungur motel önünde de kumu yığarak duvarın üzerine çıktı ve düğün yapılan bahçeyi, binayı motelleri su bastı. Buna karşılık Kızılkara sahilinde adeta tüm kumu alarak yol kenarındaki duvara dayandı ve kum diye bir şey kalmadı. Dalgalar duvara vurup duruyor. Duvar olmasaydı yol da kalmayacaktı..
İnebolu’nun sahiline yapılan proje doğru bir projeydi. Sadece düzgün yapılmayan yeterli taş ve beton kullanılmayan bir iki bölümde duvar patladı. Düzgün bir işçilik yapıldığında sorun yaşanmayacağı duvarın diğer kısımlarına bakıldığında anlaşılmaktadır.
Dikkat: An itibariyle bozulan yerlerin telafisi için, yapılmaya çalışılan taş duvar, ilk projeye uygun yapılmalıdır. Proje dışı kolaycı bir uygulama, (kilitli taş dizmek) estetiği bozacak ve fazla bir fayda sağlamayacaktır. Aynı Öğretmen evinin önündeki kilitli taş dolgu örneğinde olduğu gibi.
ÇÖZÜM: Alınan kumu çakılı geri getiremeyeceğimize göre, kıyı kenar çizgisi içinde kalan yerlere, bu günden sonra, yeni tesislerin, binaların, yapılmasına engel olmak gerekir. Daha önceden yapılmış olanların da yaşananlardan çıkartılacak ders doğrultusunda, koruma tedbirleri alınmalı. Yukarıda 200 metrelik kısımda verdiğim örnekte, projeye göre yapılan duvarın üzerine ilave beton dökülmüş, son bölümü denize doğru açı yapacak şekilde sonlandırılmıştı.
Bu uygulamanın taş tahkimat duvarının tamamı üzerine, denize doğru eğimli, gelen dalgayı geriye döndürecek şekilde beton dökülerek ilave yapılmasında fayda mülahaza ediyorum.
(Bu uygulama daha önceleri 1951 yılında Arı Şirketi tarafından bu günkü Öğretmen evi önündeki tahkimat duvarında uygulanmıştı. Bu çözüm denenmiş İnebolu’da 20 yaşın üstündeki herkes tarafından bilinmektedir. Ta ki önüne taş kilit duvar yapılıncaya kadar Karadeniz’in azgın dalgalarını geri çevirmişti.)
Çözüm için en önemli olan, sahildeki kum hareketini engellemektir. Çocukluğumdan beri biliyorum ki: Karayelden fırtına olursa sahildeki kum ve çakıl İnebolu tarafına, Poyraz’dan olursa Kızılkara tarafına yığılır. Son fırtına karayelden esti ve İnebolu tarafına çaya yakın yerlere kumu yığdı. (Yaklaşık 60 metre derinliğinde).
Bir zamanlar üzerinde çalıştığımız ve henüz gerçekleşmeyen denize mahmuz projesinin İnebolu sahilinin özellikleri doğrusunda, şekil ve kapasitesinin değerlendirilerek bir an önce hayata geçirilmesini talep etmekteyiz. (Cide ve Abananın sahilini korumak için bu konuda mesafe aldığını basından öğrenmekteyiz.)
Bu arada bir önceki Belediye Başkanının kişisel çabaları ve 2010 yılında Belediye imkanları ile yapmaya çalıştığı, ikili Mahmuz projesi yetersizdi ve tamamen kumun altında kaldı..
Sonuç:
1 --2005 yılında tamamlanan projenin uygulamadaki eksikleri giderilmeli gereken yerlere, ilave beton dökülmeli.
2-Sahildeki kum hareketi, yapılacak mahmuz, veya benzeri dolgularla bir şekilde engellenmeli. Bu şekilde kumun bir tarafı oyup, diğer tarafa yığılarak, duvarın üzerine kadar dolmasına engel olunabilir. Sahildeki kumun dağılımı dengelendiğinde, dalganın duvarın üzerine çıkıp taşmasına, mevcut duvarlarla engel olunabilir. Saygılarımla.
Mustafa Sıtkı Fakazlı
Diş Hekimi
Yerel Tarih Araştırmacısı