Her yörenin kendine has, yeme içme alışkanlığı geçmişten geleceğe uzanan yemek kültürü vardır. Bu geleneğimizi yok etmeden daha da geliştirerek gelecek nesillere aktarmak, hepimize yüklenmiş sorumluluktur.
Yöresel lezzetler, ilçemizi ziyaret eden her misafirin tatmak istediği , hatta“ İnebolu’ nun neyi meşhurdur“ diye sorarak cevap beklediği , hepimizin bu sorulara duraklamadan cevap vermemiz gereken lezzetlerdir.
İnebolu yemek kültürü konusun da belki bir Antep-Urfa-Adana-Hatay illeri kadar ün yapmamıştır ama, Yüzyıllara dayanan Türk –Osmanlı mutfağını günümüze taşımıştır.
Burada pek çoğumuzun bilmediği ve duymadığı bir ayrıntıyı paylaşmak istiyorum .
Türkiyede ve İstanbulda ilk Lokanta’ya resmi olarak işletme ruhsatı 1888 ’de sultan II. Abdülhamit tarafından verilmiş olan ABDULLAH EFENDİ Lokantasıdır. Bu lokantanın Aşçısı ve sahibi “ Hacı Abdullah “İNEBOLULU ‘dur. Osmanlı döneminde sarayda aşçılık yapmış ve baş aşçılığa kadar yükselmiştir.
Günümüzde Hacı Abdullah Lokantası adıyla İstiklal Caddesinde Ağa Caminin yanında hizmete devam etmektedir.
İnebolu’da yemek denince önce akla GÜVEÇ gelmektedir. İnebolu güvecini geçmişten geleceğe taşımaya çalışan aşçılarımız ve lokantalarımız mevcuttur Lokantalarda güvecin sabah Altı ‘da hazır vaziyette tezgahta olması ve halkın sabahın erken saatinde güveç yemesi hatta peşine birde pilav söylemesi lokantaya gelen yabancı misafirlerin ilgisini çeker ve merak uyandırır.
İnebolu Güvecinin sabah erken saatler de tüketilme alışkanlığının sebebi İnebolu Limanının işlek ve ticaretin yoğun olduğu dönemler de ağır işlerde çalışan gemiler de yükleme ve boşaltma yapan hamallar , işe başlamadan erken saatlerde sağlam yemek yiyerek ağır yüklerin altına giriyorlarmış. Eskiden İnebolu civarında ki köylerden çarşıya gelmek için yola çıkan köylülerimiz saat 2-3 de yollara düşerler, çarşıya gelipte güveç yemeye oturduklarında zaten 3-5 saat geçmiş olur.Güveç yemeden köye dönmezlermiş.
Lokanta sektöründe iştigal etmem sebebiyle güveçle ilgili çok kez rastladığım bazı söylemler unutulmaz anılarım arasında yer almıştır.
İstanbul’da yaşayan İnebolu ‘lular Memleketlerine geldiklerinde eğer saat 10 -11’i bulduysa başlarlar lokanta- lokanta güveç aramaya , bulamadıkları zaman hayal kırıklığına uğrarlar hatta hayata küserler ve “Biz İstanbul’dan sadece güveç yemeye geldik “derler… Yabancı misafirlerden de şu cümleyi çok duyarız.”Bu nasıl güveç kardeşim ,güveçte patlıcan olur , taze fasulye olur, domates biber olur”derler. Aldıkları cevap şu olur “Bizde ona türlü derler. Bizim meşhur İnebolu güvecinde onlar olmaz, olursa da kimse yemez. “
İnebolu’da yemek sadece güveç ‘den ibaret değildir. Lokantalar da sabahtan itibaren kelle paça -ayak paça - kapama –kuzu haşlama – çeşitli sebze yemekleri rağbet görür. Sezonluk olan bazı yöresel lezzetlerede rastlamak mümkündür. Ispıt (Hodan Otu) yemeği isteğe göre ,sucuklu , pastırmalı veya kıymalı yapılır içine pişmesine yakın yumurta kırılır ve servise sunulur.
Yine İnebolu’da Kanlıca mantarı çok miktarda toplanır ve çeşitli şekillerde yemeği yapılıp tüketilir.
Geçmişten beri süregelen bir alışkanlıkta evlerde annelerimiz kesikli yumurtalı, pözülü ve kıymalı pide içini evde hazırlar ve fırınlarda yaptırılıp soğumadan eve götürülüp Ailecek tüketilir. Genellikle Pazar günleri tercih edilen pide tüketimi ihtiyaç duyulduğun da haftanın diğer günlerin de yaptırılır.
Son 15 - 20 yıl içinde bizzat kendi çabalarımla “İNEBOLU PİDESİ” ismiyle yabancı misafirlere lanse edilen Kapalı Kıymalı pidemiz çok ilgi çekmekte ve rağbet görmektedir.
Kastamonu – Daday ve diğer ilçelerde bilinen Etli Ekmek İnebolu da ‘da sac etli ekmeği ve fırınlarda yapılan etli ekmek olarak iki çeşidi bilinir. Sac etli ekmeği hemen hemen her evde yapılır ve tüketilir.
Yine İnebolu’muzun vazgeçilmez lezzeti Haluşka (Kulaklı Makarna) üçgen biçiminde ki şekli itibariyle kendini diğer mantı çeşitlerinden ayırır, yöremize özgü bir lezzet olarak servis edilir.
Kızılcık ve Ak tarhana çorbalarımız, evlerimizde şifa çorbasıdır.
Fasulyeli kesme makarna yine yöremiz insanının vazgeçilmezlerindendir.
Geçmişten günümüze kadar yaklaşık 150 yıldır tarihi İnebolu Döneri adıyla servis edilen meşhur İnebolu Dönerimizde gurur duyduğumuz lezzetlerimizdendir.
Bu lezzetlere ilave edeceğimiz bazı yöresel tatlardan birkaçını sıralamak gerekirse Samsı -Pide kana - Katmer - Gözleme - Banduma - Pıs - Yumurtalı Özek – Oğmaç Çorbası - Pancar Kavurması…
Yüzyıllardır günümüze kadar sofralarımızı süsleyen yöresel lezzetlerimiz saymakla bitmez , bize düşen bu lezzetleri daha da geliştirerek halkımızın damak tadına sunmak, İnebolu adı ile özdeşleşmesini sağlamak , gelecek kuşaklara taşımaktır. İnebolu ‘muzda kendi potansiyeline hitap eden bir yemek kültürü vardır ve yaşatılmalıdır.
Sağlıklı Ve Mutlu Sofralar Kurmak Dileğiyle